Ah, kimselerin vakti yok
Durup ince şeyleri anlamaya
Bir gün birileri öte geçelerden
Islık çalar yanıt veririz
(Gülten Akın)
Kurtuluş Parkı, Fotoğraf: Dilek Kumcu
“Seçme şansım olsaydı, ağaç olmak isterdim.”
(Dilek Kumcu)
28 Mayıs 2021 günü; yıldızların, ağaçların, kuşların, karahindiba tohumlarının arasına yolculadığımız, yaşam enerjisi, dünyayla ilişkisi, aklı, gücü ve mücadelesiyle hepimize model olan ve hayran olduğumuz arkadaşımız, dostumuz, çocuk hakları savunucusu, hukukçu, CHP TBMM meclis grup hukuk danışmanı, Uluslararası Af Örgütü yöneticisi, Gündem: Çocuk! Derneği üyesi, Zıtlar Mecmuası’nın parçası Dilek Kumcu anısına, bu yıl 20 Kasım Çocuk Hakları Günü’nü, onunla birlikte geçireceğiz, sevenleri, dostları, çocuk / hak örgütleri ve ailesi ile birlikte. 4’te konuşmacımız var: Ezgi Koman, Gökçer Tahincioğlu, Kasım Akbaş ve Rıza Türmen.
Sizlere (20 kasım cumartesi, 12.00-15.00, Çağdaş Sanatlar Merkezi, Sabahattin Ali Salonu) yarının çağrısını yaparken, Dilek’in yazdığı ve Dilek için dostlarının yazdıklarından seçtiklerimizi aşağıya sıralıyoruz.

“Atlar düşer, krallıklar yıkılır, kuşlar göçer, senden naber?”
“Belki üstümüzden bir kuş geçer, kanadından bir tüy düşer, iner döne döne gökyüzünden”
Profesyonel kuş gözlemcisi olmamanın bir avantajı da duruyorsunuz, gelenler ve gidenler arasında kendi hayatınızı düşünüyorsunuz, konanları, göçenleri, gelenleri, gidenleri… Yorulan kuşların birbirine dayanışmayla nasıl yola devam ettiklerini, dayanışmanın her tür için yaşamsal öneme sahip olduğunu, tek başına göç olmadığını, göç ederken de bir arada olmanın önemini öyle bir-iki dakikada gösteriyorlar size.
“Bir hayat var sen yokken, olsan da olmasan da var, güneş açar sen görsen de görmesen de, Kuşlar uçar, buralardan…”
Zıtlar, Taşlar, Kuşlar, Dereler (Dilek Kumcu, 11 Mayıs 2019)
Hayal ettiğim hiçbir şeyi yaşayamadım ama hayallerimde bile aklıma gelmeyecek günler geçirdim bu evde.
Olağanüstü Zamanlarda Olağan Günler (Dilek Kumcu, 10 Nisan 2020)
direnmek demek yaşamak demekti,
dayanışmak demek birlikteysek yaşamak demekti.
Pandeminin ilk ayları: Ölsen de gelmeyecekler ve ne olursa olsun kalanlar demektir hayat. (Dilek Kumcu, 20 Mart 2021)
İnözü Vadisi, Cevizlibağ (Ayşe Gültekingil)
Sanırım bu yüzden Dilek gitti ben kaldım, zira bu okült olmayan zevkleri dahi artık kaldıramayan bayağı dünyaya bir dakika daha tahammül edemezdi bence.
Tanışıp da etkilenmemek, hayran olmamak mümkün değildi, ışıl ışıl gözlerinden, pasparlak zekasından ve en çok da saf dürüstlüğünden sanırım. Küçücük bir yaşanmışlık payı düştü bana da, çok şanslıyım.
O ve Okült Zevkleri (Ayşe Gültekingil, 19 Haziran 2021)
Yazısının ses tonunda ve yazısına iliştirdiği müziklerin tınısında var oldu Dilek. Sakinleştirici, sarsıp kendine getirici, sevinç veren, yaşamaya dönük.
Yöntem aramakla, az konuşulanları konuşmaya çalışmakla, çelişkilerle, kafa karışıklıkları, şaşkınlık ve üzüntüyle dolu o süreçte Dilek’in varlığı diğer kadınlarla birlikte üzerime dökülen bir nehirdi. Su direnç verdi, enerjimi tazeledi, yol gösterdi, iç görümü diriltti. Dilek’in hepimiz içindeki o güçlü duruşunu unutmak bir yana, öyle hissediyorum ki yaşamımda sık sık dönüp onun o gün tanık olduğum gücünü ziyaret edeceğim.
Şansımız bonkör (Gülşah Aykaç, 19 Haziran 2021)
Bu dünyadan, hayatlarımızdan, zıtlardan bir Dilek geçti ve orada kendine has, keskin kara gözlü ve doğum günü gibi karmakarışık hislerle gelen bir yer açtı sabit. Hıdırellez gibi. Hem bir derin acı ama aynı zamanda yeni güne, yeni zamana, yeni başka bir şeye dair kararlı bir umut izi.
İz (Zeynep Alica, 19 Haziran 2021)
İlk fırsatta İtalyanların dahi varlığından haberdar olmadığı Fano’ya gidip Dilek’in geçtiğine inandığım bir sokak bulacağım, bir duvara küçücük yazarım belki “Dilek Kumcu bu sokakları çok sevmişti” diye.
“Dilek Kumcu last seen May 22, 2021” (Betül Mahmure Onaran, 19 Haziran 2021)
Kuş kadın; özgür, hafif ve gagasıyla didiklemeden hayatın peşini bırakmayan kadın: Dilek Kumcu.
Dilek Korkusu (Özgür Ceren Can, 19 Haziran 2021)
İki yağmur arası 19 yıla sıkışmış, bir yüzyıllık içe dokunuş. Anlatamayacağım, yaşadık olabildiğince. Bilgi, duygu ve gerçeği, insanın her halini içine katarak yaşadık, yaşattı bizlere. Biriktirdiklerinle, öğrettiklerinle ve mutlaka azarlamalarınla her Hıdırellez’imiz sensin artık ve hep seninle…
Yağmur’dan Yağmur’a Hıdırellez bir güzele (Tanju Gündüzalp, 19 Haziran 2021)
Ama bazen de,
öyle insanlar gider ki bu dünyadan
birden umurun dikelir.
bir gözün ağlar, diğeri gülümserken üzüntüyle
ona da, kendine de, yanındakilere de daha sıkı sarılır,
sadece
gani gani seversin…
Ölüm, bazen… (Deniz Kırımsoy, 10 Temmuz 2021)
Ama küçük bir tesellim var. Herkesin inanmayacağı, inanmak istemediği gizlere, tılsımlara hâlâ inanabilmek tesellisi.
Mutlaka ağaçlarladır Dilek, mutlaka bir yapraktır, bir arıdır, bir denizdir, mutlaka…
Belki ağaçların sırdaş olması bundandır. Dünyaya ağaç olarak geliyordur bazılarımız ve öyle kalıyordur belki.
Ve bir ağaca fısıldadığımızda, sırları duyacaktır.
Bir Dilek ağacım olacak bundan sonra… Ve o ağaçla daha önce olduğundan çok daha fazla konuşacağım…
Ağaç Olmak (Gökçer Tahincioğlu, 11 Temmuz 2021)
Fotoğraf tasarım: Can Mengilibörü
Bir çift göz iniyordu merdivenlerden, bakışları umuda dönük, yaşama ok atıyordu: Annesinin sıcacık kucağında güvenle.
Öyle bir karşılaşma olmuş, sonra otuz yedi yıl dolmuştu.
Dolu dolu yaşanmış bir ömür özgecil, sevicil ve çocukcul.
Tohum oldun bire kırk, sayısız Dilekler için.
Güle güle.
Gözler gözler (Yunus Turgut, 15 Temmuz 2021)
Çocuklar için gerekeni yaparak adını onların yanı başına yazdırdı! Teşekkürler Dilek Kumcu. Seni hiç unutmayacağım…
Sevgili Dilek (Sevda Uluğtekin, 15 Temmuz 2021)
2011 yılındaki seçimlerle Meclis’e yeni girmiş, çiçeği burnunda bir milletvekiliydim. Kendime bir danışman arıyordum. Kürsüde konuşan bu gövdesi zayıf, ama söylemi güçlü, gözlerinden zeka pırıltıları saçan, kıvır kıvır saçlı, sevimli kızı dinleyince bir an bile düşünmeden danışmanlık önerdim. Kabul edince de çok sevindim.
Dilek Kumcu (Rıza Türmen, 15 Temmuz 2021)
Her şeye rağmen, daha güzel bir dünyaya dair umudun ve inancın bize yol göstersin Dilek!
Her şeye rağmen … (Alper Şen, 28 Temmuz 2021)
Konuşurken yarı eğilip heyecanla, ellerini kollarını da katardın ya! Nasıl da doldururdun zamanı o anda, dinlerdik keyifle seni, sesini, gülüşünü…
Devam edeceğiz, bizim bıraktığımız yerden de diğer çocuk dostları, insan dostları devam edecekler! Umutsuzluk yok, pes etmek yok biliyorum, duyuyorum güzel arkadaşım…
İçimden geçenler, Dilek’le (Yüksel, 01 Ağustos 2021)
Bilenler bilir nasıl sistematik ve düzenli çalıştığını; kolaylaştırıcı, toparlayıcı olduğunu ve anları nasıl inceliklerle süslediğini… Siz, olmaya çalışırken yakınınızda olsun istediğiniz insanı anlarsınız ya gözünden, sözünden, özünden. Öyle işte.
Kocaman gülümseyen gözlerine, kollayıcılığına, hafızasına ve bir bakış, bir söz ile son noktayı koyuveren netliğine tanık olmama izin verdiği için kendimi çok şanslı hissediyorum. Geçmiş zamanlı cümlelerle değil her daim yol arkadaşlığımıza şükranla…
Dilek’li Günler… (Emrah Kırımsoy, 06 Ağustos 2021)
Bir yerde o varsa yüreğiniz rahattır, haksızlığa pabuç bırakmaz çünkü, arkanıza bakmadan gidebilirsiniz; Dilek oradadır…
Bir de izin verin Dilek anlatsın sizi, en iyi yanınızı da en kötü yanınızı da o kadar net ifade eder ki, kabul edersiniz. Beni kendimle tanıştırdı ve bizi yaşadık…
Peki ya hata yaptığınızda? Kızar elbette, ama en hafif hasarla atlatmanız için de yanınızdadır, belki en çok o acıtır canınızı, dışardan alacağınız darbeleri de bir o kadar engeller… birlikte deneyimlemek derken… birlikte büyümek de vardı…
Hep Yaşayacak Dostluğumuza (Haslet Gemici, 09 Ağustos 2021)
“insanlar kendini tanıtırken saymadıkları sıfat kalmıyor, siz hiç özellik/beceri/yeteneklerinizden bahsetmiyorsunuz, ben sayacağım sizin yerinize” demişti… Canım Dilek.
Dilek (Figen Paslı, 11 Ağustos 2021)
LGBTİ+ aktivizmini anlatmak zorunda kalmadığım nadir insanlardan biri Dilek.
Af Örgütü Ankara grup toplantılarımız; özellikle “sorulmayan sorular”a ve gizlenmeye çalışılmayan önyargılara cevap vermeye çalışan benim için, göz teması ile destekleyen, devam etmem için güç veren bakışları ile Dilek’i tanımaya başladığım zamanlar.
Anlatmak Zorunda Kalmadığım İnsan: Dilek (Umut Güner, 12 Ağustos 2021)
"Dilek bir sinek kuşudur." Çizi: Hatice Kapusuz
Benim için Dilek bir sinek kuşudur: kuşların en miniği, 4 gr ve rengarenk. Miniciktir, dünya güzelidir, güçlüdür, varlığıyla dünyaya güzellik katar. Binlerce kanat çırpışıyla havada asılı kalır kendinden beklemediğiniz bir güçle.
Dilek benim kitap arkadaşımdı, örgü arkadaşımdı, erbane arkadaşımdı. Bir başkasının akıl aldığı, berikinin dostu, yol arkadaşı, Türkiye Çocuk Hakları hareketinin önemli bir parçası. Çok insan için çok şey. Dünyaya ve hayatımıza kattığı tüm güzelliklere minnetle çizdiğim her sinek kuşuyla onu anmaya, sevmeye devam edecek kalbim. İyi ki yollarımız, düşlerimiz, bahçelerimiz kesişti. İyi ki bu dünya minik adımlarının gücüne tanık oldu.
Dilek bir Sinek kuşudur, incecik ve dünya güzeli (Hatice Kapusuz, 13 Ağustos 2021)
Upuzun kalabalıklardan, bin çeşit insan türevinden, tek gözümüz açılmadan, afyonumuz patlamadan, son dakika yakaladığımız bazen de kaçırdığımız saçma saatli uçuşlardan, sabaha karşı indiğimiz buz gibi Sivas otogarından, öğleden sonra birasına düştüğümüz Zagreb meydanından, Bozcaada’da sakız kokulu çarşaflı bir pansiyon odasından, Leman Sam konserinden, Büyükada’dan, kimselerin ihtimal vermediği fikirleri oldurmalardan, bir göz odalardan dünyalara bedel ofisler yaratmalardan, aynı hayalin peşinden aylarca kendimize acımadan koşmalardan ve durmadan çalışmalardan, ama yine kimseye aldırmadan öyle, tak diye es verip keyif pezevenkliği yapmalardan, gece geyiklerinden, Kurtuluş Parkı’nda çekirdek seanslarından, fıstıklı dolmalar, ankara sarmaları, acıbademler, geniş geniş kahvaltılar, çoklarca çay, daha da çoklarca kahveden… kayıplardan, duraklardan, mütemadiyen itirazlardan, birbirini ikna edebilişlerden, nebilelerden, silkelenmelerden, şurada “azıcık durayım”lardan, “artık gaza basayım”lardan, sayısız merkür retrolarından, kırmızı rujlardan, kırmızı şaraplardan ve bi acayip aşklardan..
geçtik beraber..
kolundaki cankuştan, ayağındaki yusufçuktan tanıyacağım seni…
Geçtik Beraber (Cemile Elif Serbest, 15 Ağustos 2021)
Çocuklarla çalışman bir rastlantı değildi bence Dilek, geliş sebebin buydu.
Canım Kardeşim (Sibel Alp, 18 Ağustos 2021)
Resim: Gözde Durmuş
20 Mart 2021 tarihli yazına denk geldim Dilek. Daha yazıya başlamadan başlangıçtaki fotoğrafa takıldım. Fotoğrafı olduğu hali ile değil yazının başındaki ağacın üstünde kırmızı bir elbise ile bize el salladığın şekli ile canlandırıyordum kafamda.
Zihnimdeki Kare (Gözde Durmuş, 20 Ağustos 2021)
Sana böyle sorarlar onu tanıyor musun diye sen hemen Kistik Fibrozis ama tedbir aldık falan deme ???? De ki hoj hatundur ????????????
Nazik ol ☺. Ol işte ????????????. Nobran adamsın ????. Biz çocuğu önceliklendiririz, avukatı değil. Çocuk için en yararlı olacak şekilde destek sunmak hedef…
Bir yıldız kaydı, bir Dilek tuttum, sence kabul olur mu?
Hıdırellez (Kasım Akbaş, 23 Ağustos 2021)
Hep güler yüzlüydü, muzip bir gülümsemesi vardı, bazen cümleye anlam katan bir kelime ekler gibi gülüşünü eklerdi sohbete, siz de anlamı işte o gülüşten çıkartırdınız. Bazen gıybet, bazen yeni bir bilgi, bazen bir ima.
Dilek’in Ardından (Kerem Dikmen, 01 Eylül 2021)
“Dilek bu alana da el atmış; çocuk, engelli, lgbti+ ve ülkenin tüm dezavantajlı grupları adına koşmuş, yazmış, sesini çıkarmış ve herkes için mücadelede sahada, mecliste, sokakta eylemde her alanda yer almış Dilek.”
Benim bu hayranlıkla çevrili bu şaşırma eylemim de devam ediyor hala.
Sevgili Dilek… (Emre Cengizpeker, 02 Eylül 2021)
Ebesi olduğun kızıma senin yaşama direncini, senin mücadeleci ruhunu bir miras gibi anlatacağım.
“Buraya, bir inanç ve bir inat koydum.” Tut ki unuttun, tekrar bak, o inat neyse sen osun. Buraya yolun yokuşunu koydum. Bildiğim için yokuşu. Zorlanırsa nefesin, unutma, ciğer kendini en çabuk onaran organ, valla bak, aklında bulunsun.
“Buraya, umutlu günler koydum.” Şimdilik uzak gibi görünüyor, ama kim bilir, birazdan uzanıp dokunursun.
Dilek’e Hasretle (Alev Genç, 03 Eylül 2021)
Bizimkisi 5 yılı aşan bir arkadaşlığın, sırdaşlıktan politik gıybete, bitmeyen konuşmalardan ortak raporlara, aynı çatı ‘Yüce Meclis’ altında bir aradalıktan görünmeyen gecelere, devralınan ağrılara, yitip gidenlerin ardından kurduğumuz o güçlü bağa, “kendi” olmakta bu kadar direten 2 ayrı karakterin nasıl olup da tuz yerine kül basarak onardığı yaralarına tutunarak yeniden var ederken ‘yazarak’ sustuklarımızı çağın suratına usturuplu küfür niyetine ‘kusma’ pratiği…
Ah Dilek (Özlem Özmen, 04 Eylül 2021)
Fotoğraf: Ayşe Gültekingil
Aklımda hep zeka pırıltıları olan bir çift yeşil göz, kıvırcık saçlar ve gülümseyen, umut dolu bir yüz var. Hem kendi için, hem de başta kadın ve çocuklar olmak üzere insan hakları, adalet ve hukuk için savaşan bir kadın.
Biz hekimlerde hastalarımızın çok izi kalır; Dilek’in izi ise çok derin.
Dilek için… (Uğur Özçelik, 05 Eylül 2021)
O’nun beni en çok hastalık farkındalığı, uyumu, saygılı komikliği, cin gibi bakan gözleri, umudunu hiç kaybetmeyen güçlü savaşçı hali etkilerdi hep. Hiç unutmam çok zor bir beyin ameliyatından çıktıktan sonra bana mesaj atmıştı; “Ebru hocam gayet iyiyim bunu da atlattım, kafamda bir sürü tel tokalara benzer şeylerin varlığı dışında. Peki sırada ne var?” diye.
Dilek’in ardından… (Ebru Yalçın, 08 Eylül 2021)
Dilek’te ağaçların dalından, kuşların kanadından, buğday tarlalarından, taş konaklardan, anneannesinin yeleklerinden, babaannesinin patiklerinden, dedelerinden, güneşin sofrasından, dostlarının arasından biriktirdikleri ile annesinin kucağında, babasının ocağında, kardeşinin yanı başında masal gibi bir hayat yarattı.
Aklı, zekası, cesareti hastalığının önündeydi hep.
Dallarında rengarenk kumaşlar bulunan her derde deva “dilek ağacı“ gibiydi Ankara’nın orta yerinde.
Bir “Dilek” Masalı (Meliha Varol, 19 Eylül 2021)
Fotoğraf: Ayşe Gültekingil
Makamım dediği odasında bir ranzaydı dünyası, üstte Dilek yatarken altta yatan hastalığı idi. Makamına komşu olan bu 12 metrekarelik odaya biz 37 yıldır “SARI ODA” diyoruz. Son bir yıldır kullanmaya başladığı oksijen cihazının hortumuyla rahatça erişebiliyordu her köşesine bu odanın.
SARI ODA küçüktü ve kapasitesinin çok üzerinde yolcu alan dolmuşlar gibiydi. Evi tadilat eden mimarımız “En fazla 2 çocuk içindir” demişti ama bir oda dolusu çocuk vardı. Kimler yoktu ki odada ;
– Piyano öğrendiği ilk günden beri odada fon müziği yapan UYGAR.
– Dilek’in odaya her girişinde kollarını açarak O’na “EBEMMM” diye sarılan HELİN.
Saymakla bitmez…
“Bir çizgi çizeriz yere,
Oyuncak budur bizlere”
diyen çocukların oda girişine çizdiklerini hayal ettiği seksek çizgilerinden atlayarak girerdi Dilek SARI ODA’ya, sonra bu çocuklar için ürettikleri ve onlara haklarını anlatan, öğreten oyun kartları ile oynarlardı hep birlikte.
Bazı günler sokak çocukları için düzenledikleri “SOKAK LİGİ” projesinden bir sokak çocuğunun attığı bir top karşılardı odaya girişte O’nu.
Dilek ilkokul üçüncü sınıfta iken, öğretmeni müdür yardımcısına tebeşir almak üzere gönderir. Müdür yardımcısı “Kızım öğretmenin kim ?” diye sorar. Dilek’in yanıtı “EĞİTİMDE HAKLARIMIZ VAR” kitabının ilk cümlesini o yaşında yazmaya başladığının kanıtı gibidir; “Siz öğretmene göre mi tebeşir veriyorsunuz?”
SARI ODA’nın penceresinin sol tarafındaki köşede sürekli duran işitme engelli bir çocuk hayali, kapıyı açan Dilek’i işaret eder ve elini omuzundan beline doğru çapraz götürerek O’na olan minnettarlığını “Seni seviyorum” diyerek gösterirdi.
Dilek bu eylemin ardından her seferinde “İyi ki işaret dilini öğrenmişim, iyi ki onlara haklarını kendi dillerinde öğretmişim” derdi.
Sarı odadaki kitaplıktan hangi kitabın kapağını aralarsanız aralayın sizi bambaşka bir dünyaya götürür. Adında HAK HUKUK ADALET sözcüklerinin geçmediği kitap yok gibidir. Her renkten çocuğa rastlayabilirsiniz kitaplarda. Dünya Çocuk Hakları Merkezi’nin bir şubesi gibidir SARI ODA.
Sarı Odadaki Çocuklar (Yüksel Kumcu, 21 Eylül 2021)
Dilek Kumcu,
1984 yılında babasının görev yerlerinden biri olan Konya’da doğdu. Her memur çocuğu gibi arkasında çok şehir, çok insan bıraktı. Aynı sokaklardan yürümenin verdiği huzur ile yeni sokaklar görmenin heyecanı arasında savrulur. Her parkta sevdiği ağaçları selamlamayı, güneşin sofrasında dostların arasında olmayı, yanyana durmayı, maviyi görmeyi, yaşamak için inat etmeyi, hukuka dair okumaları, dilekçeler yazmayı sever. Her tür iktidardan rahatsız olur, yetişkinler karşısında çocuk haklarını savunur.
Gül yapraklarına ismini fısıldayacağız, fısıldayacağız ki müthiş zekası ve sonsuz yaşam sevinci ile biricik dostumuz hep yaşasın… Her hıdırellez Dilek artık.