İki ayrı balkon kentinde farklı balkon yaşantılarına tanık oldum. Bunlardan bir tanesi İzmir’de ablamların öğrenci evinin balkonuydu. Buca’daki site, kentin biricik öğrencilerinin, düşük gelirlilerinin ve köpeklerle savaşabilen kedi çetelerinin yuvasıydı. Yaşam, hemen her akşam evlerin balkonundan anteni tepesinde televizyonların, hafta içi normal, hafta sonu rakılı-sohbetli yemek masalarının, çiğdem çitlemelerinin, balkondan sepet sarkıtıp sokak satıcılarından alışveriş etmelerin sesleriyle taşardı. Bu seslerden en özeli, yan balkondan ablamın sesini inceden çağıran komşunun sesiydi. Bu sesin sahibi, kolunu yandan uzatarak kocaman bir tepsi iri iri kesilmiş karpuzu, kavunu, bazen böreği çöreği bizimle paylaşırdı. Sitelerdeki balkonlar birbirini görür, hem izler hem izlemez görünür; balkonun şeffaflığında perdeler çekilmez, evlerin içinin halleri az çok belli olurdu. Bu balkonun başımızı sarkıtarak izlediğimiz yalancı bir denizi bile vardı. Uzaklardaki dağ incelerek gökyüzünde kaybolur, özellikle akşam üzerinde gün batımının büyüsünde ufuk çizgisini denize benzetirdi.
Atina’da ise balkonlar birer bahçeydi. Apartman yerine çok katlı –polikatikia- sözcüğünü kullanan Atinalılar, nüfusun yoğunlaştığı, şehrin kente, evin apartmana dönüştüğü dönemde kendi çok katlı ve bahçe-balkonlu evlerini yaratmışlar. Bu bahçe-balkonlar dört ya da beş katlı polikatikialar geriye çekildikçe geriye çekilir, apartman kütlesinin bir dağa benzemesini ve sokağın gün ışığı almasını sağlar. Üst katlarda bahçe-balkonlar dairelerin kapalı alanını git gide küçülterek adeta birer terasa dönüşürler. En üst kattaki daire genellikle bahçe-balkonu en büyük, kapalı alanı en küçük dairedir. Bahçe-balkonlardan müthiş bir çeşitlilikteki türlü türlü devasa bitki taşarak polikatikiaları orman cepheli, izlemeye doyamayacağınız yapılara dönüştürür.
Ankara, altı ayı soğuk geçen bir kent ve belki de bu yüzden genel mekânsal kültürüne bakarak bu iki ılıman iklim kenti gibi bir balkon kenti değil. Fakat Ankara apartmanları balkonları gördüğüm en karakteristik, en incelikli balkonlar. Bu balkonlar, seri üretimin dayattığı alüminyum korkuluk*, her parapete* zoraki kondurulan mermer denizlik*, cam balkon kapamadan öncesindeki zamanlara ait zariflikler taşır. Sac ya da demir levhadan üretilmiş bazen desenli korkuluklar, ince kesitli parapetler ve balkon hacmi. Balkon hacmi, yani balkonun en, boy ve yüksekliğinin apartmanın kendi kütlesiyle karşılıklı diyalogu… Dairenin kapalı alanlarını bir nebze balkonlaştıran büyük pencere açıklıkları, bazen cepleşen bu balkonlara eşlik ederler. Bu balkonların içinden kente hiç bakmadım ama kentten bu incelikli balkonlara bakma deneyimini sayıları git gide azalan Ankara apartmanları bize hâlâ sunuyor.
Ankara apartmanları kadar Kızılay’ın birbiri üzerine kat kat binen Ankara kafelerinin balkonları da parapetleri ve korkulukları çoğunlukla tabelaya dönüşen ve yer bulunduğunda sevinilen kıymetli bir balkon deneyimi. İçerisi olmayan dışarısı, dışarı olmayan içerisi, taze açık havadan, sokaktan mekân çalma, kente biraz tuhaf bir aralıktan karışma, kahve, gözleme, arkadaş sohbeti ve kitap…
Kendi evimizin balkonu sürekli evden eve göçmüş ve bir elin parmaklarını yaklaşık olarak üçe katlayacak kadar çok taşınmış olan annem ve benim ortak alanımız. Baktığımız yer, -neyse ki var olan pazarı ve okulları hariç- sitelerin ufuk çizgisine kadar yığılmasından oluşan bir semt olsa da her balkona ayrı ayrı bakınca evlerin içlerine dair hayal kurabildiğimiz bir alan. Bir balkon kentinde değiliz, bir Ankara apartmanında yaşamıyoruz ya da mahallemiz bir mahalle değil. Ama balkonumuz biz ona dokunduğumuzdan bugüne kadar inatla daha çok yeşeriyor. Hem annemin bir yerlerden rica edip alarak çoğalttığı bereketli çeşit çeşit bitki sayesinde hem de baharı salgınla karşıladığımız, her birimizin farklı koşullarda ve farklı durumlarla mücadele ettiği bu zamanlarda inadına daha çok balkonlaşarak…
(Yazıda kullanılan balkona dair bazı mimari terimler: Denizlik: Pencere doğramasının altında ya da balkon parapetinin üzerinde yapılarak suların duvar içerisine sızmasını veya duvar yüzeyinde süzülmesini önleyen öğe. // Parapet: Teras, balkon, köprü gibi yerlerde yapılan yaklaşık olarak doksan santimetre yüksekliğinde korkuluk duvarı. Balkonda parapet üzerine demir ya da alüminyumdan parmaklıklı korkuluk yapılması durumunda doksan santimetreden daha kısa olabilir. // Korkuluk: Köprü, merdiven, balkon gibi düşme tehlikesi olan yerlerin kenarlarına dikilen alçak duvar veya parmaklık. Yeniden yazılarak aktarılan kaynak: http://mimarisozluk.com/)