çevre

25 Aralık Salı gecesi başlayan ve 26 Aralık günü sabahına değin yağan sulu kar sonrasında Ankara’nın park ve sokaklarındaki ağaçların birçoğu kırıldı, kimi ağaçlar ise köklerinden devrildi. Ertesi günlerde paylaşılan fotoğraflar ve çeşitli parklara ziyaretlerimizde bizi şaşırtan boyutta hasarla karşılaştık.

Hakan Mutlu arkadaşımızın fotoğrafları ve yazısı, Kurtuluş Parkı içindeki devrilen ve dalları kırılmış ağaçların kötü durumunu gösteriyordu. Seğmenler Parkı içinde aksöğüt (Salix alba), Amerikan dişbudağı (Fraxinus americana) ve huş (Betula sp.) ağaçlarının dalları kardan kırılmış, yürüyüş yollarını kapatmıştı.

Ağaçlarda kar sonrası ilk kez bu denli hasarla karşılaşılması üzerine, bu kırılma ve devrilmelerin nedeni konusunda birçok soru aldık. Bunun üzerine, Dernek’ten arkadaşlarımızla Ankara’nın üç parkına yaptığımız incelemelerden gözlem ve değerlendirmeleri aşağıda dikkatinize sunarız:

Kurtuluş Parkı

27 Aralık akşam üzeri Ahmet Demirtaş ve Mustafa Gökmen’in katılımıyla Kurtuluş Parkı’na gidip parkın içini ve çevresini dolaştık.

Gövdesi kırılan dişbudak (üst sol). Dalları kırılmış bir sofora ağacı (üst sağ). Kökünden devrilen bir ağaç.

1. En çok dal kırılması dişbudak yapraklı (d.y.) akçaağaç (Acer negundo) ve sofora (Sophora japonica) ağaçlarında oluşmuş. Kalın dalları kırılarak yere düşmüş. Çapı 30-40cm olan bir d.y. akçaağaç ise kökünden devrilmiş. Soforalarda dal kırığı yolları kapatacak denli yaygın, gövdesinden kırılanlar bile var.

2. Kalın bir mahlep kökünden devrilmiş, ayrıca kalın dalları kırılan mahlep bireyleri var. Kökünden devrilen ağaçlar arasında yine kalın çaplı bir sofora ile kara mürver de var.

3. Dişbudak (Fraxinus sp.), kokarağaç (Ailanthus altissima) türlerinde de dal kırıkları fazla.

4. Parktaki tek bireyi bulunan ve çatal yapılı katran ardıcının iki gövdesinden birinin tepesi kırılmış.

5. Karda dallarının kırılma olasılığı yüksek diye bildiğimiz kavaklarda hiç hasar yok.

6. Melez geyik dikeni (Crataegus crus-galli), pırnal meşesi (Quercus ilex) ve ibreli ağaçların dalları saksağan ve türünü saptayamadığımız (sığırcık veya ardıç kuşu) kuşların barınağı olmuş. Ağaçların dalları kar yüklü.

Sonuç: Devrilmiş olan ağaçların kökleri toprak yüzeyinde çürük. Kökleri çok zayıf. Dalları kırılmış olan d.y. akçaağaçların geçmiş yıllarda budandığı sürgünden gelen (gövdeye göre ince) dallarının kırıldığı görülmüştür. Kırılan dalların birçoğunun içlerinin çürük olduğu belirlenmiştir. Yağan kar sulu olduğu için nispeten daha fazla bir ağırlık oluşturmuş olabilir. Ayrıca, karla yüklü olduğu sırada gece esinti olmuşsa hasarı artırmış olabilir.

Botanik Parkı

5 Ocak Cumartesi günü Botanik Parkı içinde bir gezi yaptık. Derneğimizden Çiğdem Önal Emiroğlu, Özden Kaya Tekin, Yücel Tekin, Mustafa Gökmen, Fuat Turan, Yıldırım Güner, Tuğrul Körüklü ve Ahmet Demirtaş’ın katıldığı gezide devrilmiş, dalları kırılmış ağaçları inceledik.

1. 3 adet iğde (Elaeagnus angustifolia) ve 1 adet dişbudak ağacının devrildiği belirlendi. Devrilenlerin bazılarının devrik olarak yerde durduğu, bazısının ise kesildiği görüldü. Devrilen ağaçların derine giden kök yapamadığı, gövdenin toprağa temas ettiği yerde çürüme olduğu, yanlara doğru uzayan köklerin iyi gelişmediği gözlendi. Ayrıca bu ağaçların devrilmeden önce de dik durmayıp gövdesinin eğik olduğu; bu nedenle kar baskısıyla devrildiği kanısına varıldı. Kök gelişmesinin cılız kalmasının ve ağaçların devrilmesinin nedeni ise tekniğine uygun olmayan dikimden veya toprak yapısının elverişsiz olmasından kaynaklandığı sonucuna varıldı.

2. Çocuk heykelinin bulunduğu noktadan parkın giriş yerine yakın bir yamaçta 3 adet karaçamın devrildiği, yere yatan gövdenin kesilmiş olduğu görüldü. Badem (Prunus dulcis), dişbudak yapraklı akçaağaç (Acer negundo), erik (Prunus dulcis) ve kokarağaç (Ailanthus altissima) ağaçlarının bazılarında dalların kırıldığı görülmüştür.

3. Parktaki ağaçların çoğunda gövdeleri delinerek dübel benzeri siyah plastik nesnelerin takıldığı bir kez daha görüldü. Yıllar önce bu uygulama görüldüğünde; Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne (ABB) başvurulmuş ve net bir açıklama alınamamıştı. Uygulama yapılan ağaçlardan servi kavak, veymut çamı ve kokarağaçların tümüyle kuruyanları var. Uygulamanın ne amaçla yapıldığı, hangi ilaçların zerk edildiği, kim tarafından, tanesinin kaç liraya mal edildiği hala belirsizdir. Yarısı kurumuş durumdaki servi kavaklardan bir tanesinin gövdesinde 23 adet uygulama yapılmıştır. Bu denli uygulama gövdeyi yaraladığı gibi plastik nesne yaranın kapanmasını geciktirdiğinden hastalıkların bulaşmasını kolaylaştırmaktadır. Bu yapılan uygulama ile ağaçların fazlasıyla yaralandığı ve ciddi sayıda ağacın kurumasına yol açmış olabileceği sonucuna varılmıştır.

Botanik parkında kökten devrilen bir iğde ağacı (sol). Gövdesi kırılan bir badem ağacı (sağ)

Seğmenler parkında dalı kırılan bir huş ağacı (sol) ve gövdeden kırılan bir söğüt (sağ)


Botanik parkında “ilaç” zerk etmek üzere delinen ve plastik nesneler takılan bazı ağaçlar

Dikmen Vadisi

Bol ve sürekli kar yağışlı geçen 6 Ocak 2019 Pazar günü, tümüyle beyaza bürünen Dikmen Vadisi’ne yaptığımız keyifli geziye Fuat Turan, Yıldırım Güner ve Ahmet Demirtaş katılmıştır. Dikmen Vadisi ağaçlandırmalarında genellikle ağaç boyutundaki fidanların dikildiğini biliyoruz. 26 Aralıkta yağan ilk karda devrilen, gövdesi veya dalları kırılan çok sayıda ağacın yerlerinden kaldırıldığı duyumunu aldık. 3 saate yakın süren gezide:


Dikmen vadisinde devrilmiş bir ağaç

1. Dişbudak, erik ağaçlarında devrilenlerin (4) olduğu, bazılarının kesilerek parçalara ayrıldığı, 2 tanesinin ise yerde bulunduğu belirlenmiştir.

2. Güvey kandili (Koelreutaria paniculata), top akasya (Robinia pseudoecaccia umbracuifera), dişbudak yapraklı akçaağaç türlerinde dal kırılmalarının olduğu gözlendi.

3. Seğmenler Parkı içinde dalları kırılmış çok sayıda huş olmasına karşın burada kırılmış huşa rastlanmadı.

4. Öteki parklarla karşılaştırılınca ve alan genişliği dikkate alındığında Dikmen Vadisi içinde devrilmiş, gövdesi veya dalları kırılmış ağaç sayının görece daha az olduğu söylenebilir. Bu durumun ağaçların yaşlı olmamasından kaynaklanabileceğini de unutmamak gerekir.

Sonuç olarak

25-26 Aralık 2018 tarihinde yağan, Çankaya çevresinde kalınlığı 15-20 cm’ye ulaşan sulu karın sonucunda; sokak, cadde ve parklardaki ağaçlarda görülen ve sayıca fazla olduğu için herkesin dikkatini çeken dal kırılmaları ve devrik ağaçlara ilişkin olarak yüzeysel gözlemlerimizden şu sonuçları çıkarıyoruz.


Gövdesinden kırılan bir dişbudak yapraklı akçaağaç (Paris Caddesi)

1. Türkiye için yabancı bir tür olan sofora (Sophora japonica) dalları gevrek olduğundan kar baskısına dirençli değildir. 25-26 Aralık 2018’de yağan sulu karın ağırlığını taşıyamamıştır. Kar ve fırtınadan kaynaklanan kırılmaları önlemek amacıyla kışa girmeden önce kırılma olasılığı olan ağaçların dalları uçlarının 3-4 metresi budanmalıdır. Böylelikle ağacın kar tutma kapasitesi azaldığı gibi dalların direnci de artmış olacaktır.

2. Kent içindeki dişbudak yapraklı akçaağaçların (Acer negundo) gövdeleri genel olarak 2-3 metre yüksekten kesilmekte, çok sayıda yeni dal oluşturmaktadır. Bu ağaçlar yaralanmaya karşı duyarlı olduklarında yoğun biçimde ur oluşturmakta ve gövdeleri çürümektedir. Budama adı altında kesilmesi sonucunda gövde çürümeye başladığı gibi, yeni çıkan dalları da kolay kırılmaktadır. Bu nedenle çok sayıda ağacın kalın dallarının kırıldığı görülmüştür. Bu olumsuzluğu gidermek için kışa girmeden önce Acer negundo ağaçları dikkatle gözden geçirilerek kırılma olasılığı olanların dalları gövdenin dibinden değil, 1-1,5 m uzaktan budanmalı, kesim yüzeyi macunla kapatılmalıdır. Aynı türde bütün ağaçlar aynı biçimde değil, her ağacın durumuna uygun biçimde budanmalıdır.

3. Karakavak(Populus nigra) ve servi kavaklarda (Populus afganica) dal ve gövde kırığı ile devrik olmaması şaşırtıcıdır. Oysa şimdiye değin kavaklar tohum ve polenleri nedeniyle de aşağılanmış ağaçlardı.

4. Erik (Prunus sp.) ağaçlarında da kar kırığı ve devrikler yaygın olarak görülmüştür. Türkülere de konu olduğu gibi erik dalı gevrek olduğundan ağırlık baskısıyla kolay kırılmaktadır. Bu ağaçların da yaşlanmış ve böcek nedeniyle çürüme başlangıcı olan bireylerinin izlenerek budanması yerinde olur.

5. İğne yapraklı ağaç türlerinin dalları daha fazla kar tutmasına karşın, odun yapısının esnek olması nedeniyle bu ağaçlarda kar kırılması olayı azdır. Dalları enfazla kırılmış iğne yapraklı tür mazı(Thuja orientalis) olmuştur.Bunlardaki kırılmalar ise eskiden budanmış olan bireylerin dallarında görülmüştür.

6. Kökünden devrilmiş olan dişbudak (Frxinus angustifolia), iğde (Elaeagnus angustifolia), dişbudak yapraklı akçaağaç (Acer negundo), erik (Prunus sp.), kara mürver (Sambucus nigra) ve karaçam (Pinus nigra) ağaçlarında yapılan yüzeysel incelemede; kök gelişmesinin zayıf olduğu, kök boğazında çürüme başladığı, toprağın sığ olduğu belirlenmiştir. Daha kapsamlı bir arştırmanın kar eridikten sonra, devrilen ağacın kök çevresinin kazılarak gerçekleştirilebileceği unutulmamalıdır.

7. Ağaçlarda yaşanmış olan bu denli ağır hasarda yukarıda belirtilen nedenlere ek olarak karın niteliğini de eklemek gerekir. Bir süre yağan yağmurun ardından sulu kara dönüşmesi, ortalama 15 cm kar birikmesi ve sonunda donarak ağaçların üzerinde günlerce kalması önemli miktarda ağırlık oluşturmuştur. Ankara’da yağan kar çoğunlukla sulu kar biçiminde olmadığından ağaçlarda uzun süre kalmamakta iken, belirtilen tarihteki kar ise sulu olduğundan yükü artırıcı etki yapmıştır. 8- Belediyelerin budama konusunda görevlerini bilimsel gereklere uygun olarak yapmadığını öteden beri söylemekteyiz. 2006 yılında yaptığımız “Kentiçi Ağaçlandırmalarda Teknikler, Sorunlar ve Ankara Örneği Çalıştayı”nda bu konuları irdeleme olanağımız olmuştu. O tarihe söylenmiş olanlar belediyeler tarafından dikkate alınmış olsaydı bu olumsuzluklar yaşanır mıydı? Kentiçi yollarda ve parklarda dikim ve sulama yanında bakım ve budama da çok önemlidir. Ne yazık ki, bazı belediyeler budama deyince; doğrama yapmaktadır. Tehlike oluşturan, geçişi ve ışığı engelleyen, kurumuş olan veya ağaca özel biçim vermek amacıyla dalların tekniğine uygun olarak kesilmesine budama denir. Bunu gerçekleştirmek üzere belediyelerin ağaçları sürekli olarak izlemesi, olumsuzlukları belirlemesi ve ağaçların bakımı görevini zamanında aksatmadan yapması gerekir.

Fotoğraflar: Fuat Turan, Hakan Mutlu, Mustafa Gökmen, Ahmet Demirtaş

(İlk olarak, Kırsal Çevre Derneği web sitesi, kirsalcevre.org.tr’de yayınlanmıştır.)