eğitim


Fotoğraf: Ayşe Gültekingil

Ayşe Gültekingil, Dilek Kumcu / Fotoğraflar: Ayşe Gültekingil

“Söylesene. Senin konuşabildiğini herkes biliyor mu?”

“Hayır. Bir tek sen.”

“Sahiden mi?”

Ankara’da çocuklar AVM’lere tıkılı bir hayata mecbur mu diye endişelenir, bir zamanın Neverland’i gibi çocukların kitap okuyarak uzun uzun vakit geçireceği hiç yer kalmadı diye dertlenirken, bir Zıtlar dostu “Aaa siz Şeker Portakalı’nı duymadınız o zaman!”* diye bize pek tatlı bir sürpriz yapıyor, biz de güneşli yaz günlerinin sonuna yaklaşırken bir gün direksiyonumuzu Batıkent yönüne çeviriyor ve Ankara’nın sayılı çocuk kitaplıklarından Tülay Çakır Şeker Portakalı Çocuk Kitaplığı’nı ziyarete ve tanışmaya gidiyoruz.

Merhaba, sizlerle tanışabilir miyiz acaba?

Ben Hatice Temiz, Şeker Portakalı’nın 10 senelik üyesiyim. 2 kızım doğduktan sonra üye oldum, daha önce birkaç kez şenliğine katılıp destek atmıştım. Aktif gelmiyordum, 2 yıldır gönüllü çalışıyorum, yaratıcı drama yapıyorum.

Ben Birsen Demir, öğretmenim. Okula öğrencilerimiz buradan geldiğinde gözleri ışıl ışıl geliyordu, bir şeyler almış olmanın verdiği duygu ile. Öyle ilgimi çekti. Oğlumun Tübitak projesini burada sunmasını istedim. Şenliklerine katıldık. Emekli olunca da kendimi buraya attım.

Ben Gürkan, derneğin gönüllülerinden. Ben aynı zamanda Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunlarını Araştırma Derneği’ne de üyeyim. Dernekte çocuklarla bir atölye yapabilir miyiz diye düşündük ama bizim deneyimimiz yok, çocuk formasyonu başka bir şey. Böylece burada bir doğa atölyesi yaptık, çok da verimli oldu. Sene içerisinde peyderpey ilkokul ve anaokullarında bu uygulamaları yaptık Şeker Portakalı adına.

İlk önce dernek olarak kuruldu Şeker Portakalı değil mi?

H: Evet 2000’li yıllarda Güvençkent sitesinin bir alt katında birkaç eğitimci velinin insiyatifinde başlıyor. Çocuklarımızı kitap okuyabileceği bir yer olsun, bir kütüphane olsun, kitap okuma alışkanlığı, biz kendi birikimlerimizi başka çocuklarla da paylaşalım, etkinlikler yapalım şeklinde çıkıyor ilk fikir. Zamanla seçilen kitaplar, çalışmalar ve velilerin ilgisi büyüyor ve gelişiyor.  Sonra Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile paylaştığımız şimdiki yerimize,  Toplum Yaşam Desteği merkezine geliyor ve kitaplık oluyor ve bugüne kadar devam ediyor.


Fotoğraf: Ayşe Gültekingil

G: Önce kooperatif olarak kuruluyor, 2015 yılında dernek statüsünü alıyor. Dernek üyesi 20-25 kişi. Mahallenin muhtarı da ilk kuruculardan. O dönemki veliler bir ihtiyaçtan dolayı ortaya çıkıyorlar, birikim ve donanımlarını başkaları ile de paylaşıyorlar. Burada aşağı yukarı hepimiz veliyiz, kendi çocuklarımıza nasıl bakıyorsak başkalarına da öyle bakmak, kendi çocuklarımıza ne veriyorsak başka çocuklara da onu verebilmek çok önemli. Gelecek nesillerin okuyan, aydın, farkındalığı yüksek, çevreye, doğaya, hayvanlara duyarlı olmasını önemsiyoruz.

Kitaplığın ismine gelirsek; “Şeker Portakalı” Vasconselos’un ünlü romanından olmalı, Tülay Çakır ismini nereden alıyor?

G: Tülay Çakır kurucularımızdan Şenay Eroğlu Aksoy’un kardeşi, buranın ilk gönüllülerinden, kaybedildikten sonra ismi anısını yaşatmak için kitaplığa veriliyor.


Fotoğraf: Ayşe Gültekingil

Niye Batıkent’te kurulmuş kitaplık?

H: Çünkü Batıkentli veliler tarafından kuruluyor. Ama şimdi üyelerimiz arasında Eryaman, Çayyolu, Konutkent’ten üyeler var, düzenli atölyelerimize katılan, her haftasonu gelenler var.

Batıkent’te ikametgahı olma şartı aramıyorsunuz o zaman?

H: Yok tabi ki. Nerden katılmak isterseniz. Gönüllük açısından da öyle, üyelerimiz açısından da öyle.

Kaç üye var şu anda?

G: 327 kayıtlı üye çocuğumuz var.

Yaş dağılımı nasıl? En küçük üye kaç yaşında?

G: 2.5 yaşında üyemiz var.

H: 0-3 yaşa yönelik hareketli kitaplarımız da var.


Fotoğraf: Ayşe Gültekingil

En üst sınır ne yaş olarak?

H: 13-14 yaştan sonra genelde kopuyorlar, biraz eğitim sistemimiz çocukları o yaştan sonra sınava boğuyor, biraz onun da etkisi var. Kopuş oldu desek bile o çocuklarımızın çok iyi olduğunu biliyoruz, burada bir bisiklet turu ile tanışan bir çocuğumuz var mesela o artık onlarla birlikte hareket ediyor, bunları görmek güzel bizim için. Artık okuma alışkanlığı oturmuş, yaşama farkındalığı oturmuş arkadaşlarımız var.

Anadili Türkçe olmayan çocuklar geliyorlar mı? Örneğin Suriye’den?

H: Batıkent’te Suriyeli yok denecek kadar az, okullarda da öyle. Batıkent biraz içine kapalı bir bölge. Birkaç tane Rusya ve Ukrayna’dan velimiz var.

Kaç kişi yürütüyorsunuz bu işleri?

H: Aktif olarak 15 kişiyiz. Ama destek olan sıkışınca destek verenlerimiz de var. Nöbet sistemimiz var. Çarşamba ve Cumartesi günleri kitaplığı açıyoruz. Saat 10 ve 14 arası en az iki kişi burada durmak zorunda.


Fotoğraf: Ayşe Gültekingil

Buranın lojistik işleri de gönüllüler tarafından mı yapılıyor?

H: Evet. Örneğin ben bir masal atölyesi yaptım, burayı temiz bırakmak zorundayım, hafta içi dikiş  atölyesi var çünkü. Eğitmenim, burayı temizlemem diye bir şey yok. Yılda bir kez bir araya geliyoruz, kütüphanemizi temizliyoruz, gözden geçiriyoruz, perdelerini yıkıyoruz, her şeyini yapıyoruz.

B: Burası bana çok keyifli geliyor, kimse bir diğerinden daha değerli değil. Bir üst, bir alt yok. Herkes ortak katılımda. Çıkar yok. Her şey veriliyor, maddi çıkar yok, her şey gönüllülük esasına bağlı.


Fotoğraf: Ayşe Gültekingil

Kitaplar nasıl alınıyor?

H: İlk başta atık gazeteler ve kağıtları satarak kitap temini yapıyormuş. Şimdi kitap sayımız arttı, yıllık 50 lira aidat alıyoruz, yeni kitapları alıyoruz ve mekanın yakıt masrafı gibi masraflarını karşılıyoruz.  Hala atık kağıt alıyoruz.

Nasıl karar veriyorsunuz kitaplığa dahil edeceğiniz kitaplara?

H: Her kitap değil gerçekten, niteliği önemsiyoruz, okumayı sevdirecek, görsel algısını güçlendirecek çizimlerin olduğu, didaktik kitaplardan çok hissettiren kitapları tercih ediyoruz, yayın evi, yazar ve hatta çizer tercih ediyoruz.

G: Çocukken kitaplar okuduk ama bir çoğunu unutmuşuz. İnanılmaz bir yayın yelpazesi var ancak biz her yayını da sokmuyoruz, kitap ve yazar konusunda seçiciyiz. Tekrar gözden geçiriyoruz zaman zaman.

H: Hepimiz bu alanı takip ediyoruz, mesela ben buraya gelince hemen gidip yeni kitap var mı bakıyorum, açıp okuyorum, keyif alıyorum. Ben keyif aldığım her kitabı buraya da öneriyorum. Çünkü siz erişkin olarak bir kitabı okurken keyif almıyorsanız çocuk da emin olun almıyor. Dilini önemsiyoruz, cinsiyetçi mi ona çok dikkat ediyoruz. Mesela bizim çocuk kitaplarımızda baba gazete okur anne mutfakta mı çalışır onlara kadar dikkat ediyoruz. Şenay Hoca var, yazar kendisi, genelde o alır kitaplarımızı ama biz ona söyleriz. Hepimizin bu alanda gözümüz kulağımız açık, kitapları yayın evlerini takip ediyoruz, kitapçıları gezeriz.

G: Tudem’in yayın kataloğu var mesela orayı takip ediyoruz, zaten desteklediğimiz bir yayın evi. Günışığı, Tudem, Taç Yayınevi.

B: Ben mesela velilerimize hiç şunu önermedim: Çocuğuma ne kitap almalıyım? Hayır siz almayın. Kendileri seçiyorlar zaten, daha keyifli oluyor.


Fotoğraf: Ayşe Gültekingil

Bağış kitap alıyor musunuz?

G: Alıyoruz ama her bağış aldığımız kitabı koymuyoruz, bir ön elemeden geçiriyoruz. Dili nasıl, yazarı nasıl?

H: Üyelerimiz getiriyor yoksa, çocuklarımızın da çok hoşuna gidiyor.

Çocuklar istedikleri kitabı ödünç alıp sonra geri mi getiriyorlar?

G: 15 günlük bir süre için 4 tane kitap veriyoruz.  Yıllık 50 lira sembolik bir bağış alıyoruz. Başka ön koşulumuz yok. Çocuğun düzenli okuma alışkanlığı varsa bu sayı 8’e 16’ya çıkabiliyor. Okumaya devam etmek istiyorsa uzatma veriyoruz.


Fotoğraf: Ayşe Gültekingil

Kitap okumak dışında neler yapılıyor kitaplıkta? Hedefiniz nedir?

H: Eğitim sisteminin dışında bir şey yapıyoruz, amacımız okuyan, özgür düşünen bireyler yetiştirmek, çevreye ve hayatın her alanına duyarlı bireyler. Eğitim sistemine paralel hiç bir şey yapmıyoruz. Doğa çalışmaları yapıyoruz, drama, masal atölyelerimiz var.  Anne baba eğitimi yapıyoruz. Eğlenceli yiyecek atölyemiz var, erkek çocukların mutfağa girmesini teşvik eden bir atölye, sürekli devam eden düzenli yaptığımız bir atölye. Masal saatinde yaratıcı drama atölyemizle çocuk kitaplarını irdeliyoruz. “Sözcük Sözcük Üstüne” atölyemiz var, yaratıcı yazarlık üstüne. Doğa kampları yapıyoruz yazın. Yılda bir kez şenlik yapıyoruz, biraz kermes havasında da geçiyor, gönüllü velilerimiz yaptıkları yiyecekleri satıp bize destek sunuyorlar. Şenlik sırasında da bir çok atölye yapıyoruz. Oyuncak ve kitap paylaşımı yapıyoruz, çocuklar oyuncaklarını getirip değiştiriyorlar. Kil atölyeleri yapıyorlar. AÇEV ve Ankara Üniversitesi’nden hocalar ile ortak çalışmalar yapıyoruz.

B: Gürkan Hocam çocuklara ağaçların türlerini öğretti mesela. Çocuklar sonra bahçeye o kadar farklı baktılar ki. Bilgilerin değeri oldu. Şu andaki eğitim sisteminin de en büyük hatası o. Çocuklar bilgileri ne işe yarar diye sorguluyorlar sürekli. Bilgileri bir işe yaramıyor, onu yaşamla özdeşleştirecek seviyede tutmuyorlar. Bana göre Şeker Portakalı burada çok güzel bir farkındalık yaratıyor.

G: Doğa alanı zor bir alan. Yetişkinlere anlatırsınız bir şekilde de. Örneğin hemen diyor ki çamın çiçeği var mı? Nasıl anlatırsınız? Dişi çiçek erkek çiçek olayını nasıl anlatacaksınız? Tozlaşmayı nasıl anlatacaksınız? Çocuklar için önemli bir alan, dramalarla filan bir şekilde kotardık. Benim açımdan da değişik bir ortam, çocuklarla birebir iletişim kurmak gerçekten keyifli.

H: Velilerimize yönelik çalışmalar da yapıyoruz.  Bu sene veli çocuk iletişimine yönelik drama çalışmaları yapma planımız var. Velilerimizden de talepler geliyor. Bilgisayar ile ilgili eğitim istiyorlar. Onların taleplerini not alıyoruz. Onları da mümkün olduğu kadar aktif olarak işin içinde tutmaya çalışıyoruz.

B: Bir velimiz ben burada psikologların para almadığını bilmiyordum çok şaşırdım dedi. Burada aslında her şey var ve gönüllülük esasına dayalı olduğu için aslında çok yaratıcı, sevgiden her şey doğuyor.


Fotoğraf: Ayşe Gültekingil

Veliler özel sorunlarını paylaşmaya, dertleşmeye geliyorlar mı?

H: Oluyor tabi ki, fikir almak istiyorlar. Masal saati yapıyoruz mesela veliler de dinliyorlar, bitiminde soruları oluyor, 15-20 dakika da velilerle konuşuyoruz. Etkileşimli kitap nasıl okurum? Böyle oynattım doğru mudur?

Üye olmayanlar da etkinliklere gelebilirler mi?

G: Tabi, velileriyle gelebilirler. Veli ile katılmanın da bazı handikapları var, veliler çok müdahil oluyorlar biz bunu istemiyoruz açıkçası. Örneğin eğlenceli yiyecek atölyesinde çocuk kurabiye yapacak, velisi arkada “kızım o öyle yaptı sen de yap” deyince bütün hevesi kırıldı.

Etkinliklerinizi sosyal medyadan takip edebiliyor muyuz?

H: Sosyal medya sayfalarımızdan duyuruları yapıyoruz. Whatsapp grubu var üyelerimizle.


Fotoğraf: Ayşe Gültekingil

Ankara’da iletişim halinde olduğunuz benzer bir oluşum var mı? Ya da sizin başka mahallelerde etkinliğiniz oluyor mu?

H: Yok olmadı. Yenimahalle Belediyesi’ndeki yaşayan müzenin duyurularını yaptık. Çankaya Belediyesi’nin ve Eğitim-Sen’in çocuk şenliğinde stand açtık. AÇEV’in baba eğitimini burada yaptık. AFSAD bir fotoğraf atölyesi yaptı. Şubadap bizim çocuklarımıza özel bir konser verdi bu alanda, çocuklardan çok biz katıldık! Şalala radyosuna çocuklarımız kitap okudu.

B: Gönüllülük esasına dayanan kurumlarla istek olduğu sürece karşılıklı paylaşımlar yapılıyor aslında.  Çağdaş Yaşam da burada. İletişim etkileşime her türlü açığız.

H: Talep olduğu sürece, öğretmenlerimiz ve okul idareleri izin verdiği sürece okullara gidiyoruz. Öğretmenlerimiz insiyatifinde buraya gezmeye geliyor çocuklar, kütüphaneyi geziyorlar, sınıf üyelikleri var, çocuklar kitaplarını bu üyeliklerle alabiliyorlar.

Destek alıyor musunuz? Belediyeden ya da başka yerlerden?

H: Yok almıyoruz. Çünkü destek olunca daha çok müdahaleci oluyorlar. Bazen servis istiyoruz çocuklarımızı gezmeye götürürken, ufak tefek şeyler oluyor. Mesela bugün bir velimiz yol tabelası olsa ne iyi olur dedi, bu aklımıza geldi.

B: İleriye dönük aslında, yeni bir yer arıyoruz aslında.

G: Ama girişimlerimiz olumsuz sonuçlanıyor, politik yöneticilerin kafalarında canım şurası yeter size mantığı ile bakıldığı için.

Umutlu musunuz?

B: Umut olmayınca mutluluk da olmaz zaten, umutla doğmuş burası.

H: Çocuklar ve buradaki gönüllülerimiz gibi gönüllüler olduğu sürece umut her zaman var.

Çok teşekkür ederiz. Biz de destek vermek ve katkı sunmaktan çok mutlu olacağız.

*Bizi Şeker Portakalı Kitaplığı ile buluşturan dostumuz Nedret Miser’e çok teşekkür ederiz.