Dilek’i çocuk hakları savunuculuğu sırasında tanıdım. Çocuğa yönelik istismarın önlenmesi için istismarcılara kimyasal kastrasyon teklifi gündemde idi. Bizim, yani çocuk hakları platformu üyelerinin görüşlerini almak istemişti iktidar partisine mensup iki kadın milletvekili. Bu önerinin çocukları istismardan koruyamayacağını düşündüğümüzü belirtmiştik ve düşüncemizi açıklayan rapor hazırlamak için gece yarılarına kadar parti merkezinde çalışmıştık Dilek ve benim de olduğumuz bir grup çocuk hakları savunucusu…
Daha sonra Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi olarak cinsel istismara maruz kalan çocukların tıbbi, psikiyatrik değerlendirmesi için çalıştığım Gazi Üniversitesi Çocuk Koruma Merkezi’ne birkaç çocuk yönlendirmişti Dilek. Amacımız ortak… Çocukların en az hasarla bu süreci atlatmaları ve aynı çabayı göstereceğimizden emin olarak, güvenle birbirimize yönlendirme yapardık, takibinin layıkıyla yapılacağından emin olarak dayanışma içinde yürütürdük süreci…
Bir araya geldiğimiz ortamlar genellikle çocuk haklarıyla ilgili toplantılar, etkinliklerdi. Bir etkinlik sırasındaki sohbetimizde konu nereden açıldı hatırlamıyorum; ama bana şöyle demişti: “insanlar kendini tanıtırken saymadıkları sıfat kalmıyor, siz hiç özellik/beceri/yeteneklerinizden bahsetmiyorsunuz, ben sayacağım sizin yerinize” demişti… Canım Dilek.
Sosyal ortamlarda fazla paylaşımımız olmadığını fark ettim. Bir keresinde Kızılırmak sinemasında Behzat Ç. filmini kahvelerimiz eşliğinde keyifli sohbetle izlemiştik. O zaman ara ara hastaneye yatış çıkışları olduğunu, o gün de yeni çıktığını öğrenmiştim. Hastalıkla ilgili hiç tanıklığım olmadı. Gündemimiz her zaman çocuk olurdu çünkü… Birkaç kere de Meclis’te çocuklar için parti temsilcileriyle görüşmeler yapmaya gittiğimizde bize eşlik etmişti.
Dilek’le en son 2017 Haziran’ında görüştük. Annemin kaybı nedeniyle canım Emrah’la birlikte baş sağlığına gelmişti evimize. Ki o aralar hastaneye gidip gelme süreçlerinin yoğunlaştığını öğrenmiştim. Bu, son görüşmemiz oldu.
Kısa ve sınırlı süreli tanışıklığımız bana; Dilek’in enerjisi, yüreği, zekası, dostluğu, içtenliği hakkında fikir oluşturmak için oldukça yeterliydi. O pırıl pırıl gözlerini, gülüşünü, kalbini çok sevdim. Daha çok paylaşımımız olmasını isterdim. O’nun yoğun bakımda olduğunu öğrendiğim andan itibaren gözyaşlarıma engel olamadım. O’nu kaybetmenin üzerimde bıraktığı etkiyle hissettiğim sevgiyi kendisine de hissettirebilmeyi çok isterdim…