dilek


Fotoğraf: Ayşe Gültekingil

“Gönülden gönüle giden yol var görülmez”

Kronik hastalıkları izleyen biz çocuk hekimleri, hastalarımızı yıllar içinde o kadar sahipleniyoruz ki, çocuğu büyüse de onu hep koruyup, kollamak isteyen ebeveynler gibiyiz. Dilek gibi kurallar gereği yaşları nedeni ile erişkin hastanesinde ilgili bölümlere devrettiğimiz hastalarımızı da uzaktan izlemeye devam ediyoruz. Erişkin hastanesindeki doktorlar ile ortak toplantılarla tedavilerine katkıda bulunuyoruz. Bu görünen tıbbi prosedürün yanında bir de usta ozanın söylediği gibi onlar ile aramızda “Gönülden gönüle giden yol var görülmez”. Bu hep aklında olmak, merak etmek, kaygı duymak sonucu ara ara yazışmak, konuşmak, mesajlaşmak ile gidiyor. Birbirine güvenen iki dost arasında bazen sıcak bir selamlaşma, bazen danışma, bazen moral verme! Ama hep o dostluk ve güven çemberi içerisinde…

Dilek bizim ailemize diğer hastalar gibi bebeklik ve erken çocukluk döneminde katılmadı, ama onlar kadar yer etti gönlümüzde. Aklımda hep zeka pırıltıları olan bir çift yeşil göz, kıvırcık saçlar ve gülümseyen, umut dolu bir yüz var. Hem kendi için, hem de başta kadın ve çocuklar olmak üzere insan hakları, adalet ve hukuk için savaşan bir kadın. Dilek’in hastalığı ile ilişkisi de aynı düzlemdeydi. Kistik fibrozis hastalığının çok çok nadir görülen komplikasyonları nedeni ile aylarca hastanede yattı, ameliyat oldu, zaten çok yoğun olan tedavilerine yenileri eklendi. Savaşcı, çözüm odaklı kişiliği yanı sıra, ailesi ve dostlarından gelen güçlü sosyal destekle bunları atlattı. Kistik fibrozisli hastaların tedavilerinde önemli bir gelişim olan ve ülkemizde bulunmayan modülatör ilaçlara hastaların ulaşabilmeleri için ilk hukuksal yolu gösterdi. Kendisi de bu yolla ilacına sonunda ulaştı. İlacın gelmesi ile nerede ise eş zamanlı hastaneye yatışını ondan gelen mesaj ve doktor bildirimlerinden öğrendik. Hafif bir enfeksiyon atağı gibiydi. Daha önce neler atlatmıştı, nasıl olsa bunu da atlatacaktı. Sonrasında da yeni ilacı, diğer hastalarda olduğu gibi sağlığına önemli katkılar sağlayacaktı. İlacından sanırım bir doz alabildi, sonra sanki son hedefe ulaşmak için tüm eforunu sarf edip, ipi göğüsledikten sonra kendini bırakan maraton koşucuları gibi tam da bu noktada bitti azimli koşusu bu savaşçı kadının. Geride, ilaçlarına hiç olmazsa şimdilik ulaşan ve çok yarar gören kistik fibrozis tanılı onlarca hasta, hepimizde tarifsiz derin üzüntü ve o erişkin yoğun bakımda iken yaptığımız umut dolu mesajlaşmalarımız kaldı.

Biz hekimlerde hastalarımızın çok izi kalır; Dilek’in izi ise çok derin. Işıklarda uyu güzel, zeki, savaşçı kızım.

(Prof. Dr. Uğur Özçelik, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bölümü, Dilek’i en uzun süre takip eden doktorlardan.)