2000’li yılların başında başladı Dilek’li günlerim. İlişkide olduğumuz örgütlerin uluslararası bir çalışma ziyareti organizasyonu top gibi elimize düşmüştü. Almanya’dan bir grup uzman ile Türkiye’de meslek eğitimi konusunda çalışanları bir araya getirip birlikte düşünme süreci kurgulama idi görevimiz. Konferans mekânına dönüşen özel bir tren ile geldi konuklar.
İstanbul, Eskişehir, Ankara diye devam ettik buluşmalara. Bir hafta kadar sürmüştü sanki; ama ön hazırlığı, sonrası ve anıları ile hem bir ilk hem de hâlâ biricik. Programın ayrıntılarını planlama, tren hattı, güzergâh derken bir ara “Peki, treni Avrupa yakasından Asya yakasına nasıl geçireceğiz?” gibi ilginçleşen sorular sorarken bulmuştuk kendimizi. Uzun ve sonradan gereksiz olduğunu anladığımız pek çok soru; trendeki simultane çeviri kabinli konferans mekânının acıktığımızda yemek salonuna, geceleri ise diskoya dönüşmesine tanıklık ettiğimizde kendiliğinden yok oluverdi. Bir süre sonra her daim “her şey mümkün” demeye başladık, birlikte.
Polonya, 2015, Fotoğraf: Joanna Garnier
Bilenler bilir nasıl sistematik ve düzenli çalıştığını; kolaylaştırıcı, toparlayıcı olduğunu ve anları nasıl inceliklerle süslediğini… Siz, olmaya çalışırken yakınınızda olsun istediğiniz insanı anlarsınız ya gözünden, sözünden, özünden. Öyle işte. Böyle olunca da ilk karşılaşma ve birlikte eylemeler sonrasında ses etmeye devam ettik hep birbirimize.
Sokak ligi, af örgütü çocuk hakları çalışma grubu, eğitimde haklar, çocuk hakları eğitimleri, çocuk hakları platformları, örgütlenme krizleri ve yeni örgütlenme deneyimleri derken gündem çocuk, gündemimiz çocuk dedik… Öyle çok, iz bırakan, özel çalışma ve anlar oldu ki her biri başlı başına bir hikâye…
İçinde bulunduğumuz yapılar değişti dönüştü, gidenler kalanlar oldu. Ama değişmeyen, dert edindiğimiz mevzular nasıl dönüşürü incelikle sorgulamaya devam etmek ve aynı yöne bakmak oldu.
En son 24 Haziran 2021’de Rıza Türmen’in çağrıcılarından olduğu Demokrasi Konferansı’nın çocuk hakları yetişkin çalışma grubunun konuşmasında şapka çıkarttık ona.
Kocaman gülümseyen gözlerine, kollayıcılığına, hafızasına ve bir bakış, bir söz ile son noktayı koyuveren netliğine tanık olmama izin verdiği için kendimi çok şanslı hissediyorum. Geçmiş zamanlı cümlelerle değil her daim yol arkadaşlığımıza şükranla…
İyi ki varsın Dilek’im…