buluşma

Fotoğraf: Ayşe Gültekingil

Bisiklete binmeyi çoook özledim. Özlem gidermek için yazıyorum bunları, bir de canım Zıtlar’ın yazışmalarını okudum şimdi. Sibel’in nefis önerisi, Tancu’nun fikri, Ayşe’nin o güzelim fikri çalmam için pas atması derken buradayız.

Bahar geldiğinde mesela İncesu Parkı’nda buluşmak başlı başına bir neşe kaynağıydı, hala öyle. Park minik blokcuklara bölünmüş. Kızılay yönünden girdiğinizde karşılıklı banklar ferah bir genişliğin içinde birbirine bakıyor. Ve Seyran’a doğru devam eden yoldan ayrılıp karmaşık trafikten karşıya geçince bu genişliğe süzülmek, hele de sizden önce gelmiş bir arkadaşınız banktan size gülümsüyorsa pek güzel.

Pazar sabahı erkenden -trafik yok evet dikkatli okur ama- bu sözünü ettiğim nokta genellikle bir keşmekeşin tam orta yeri, ona dikkat çektimdi. Neyse. Aslında her mevsimin hoş bir buluşma hissi var burada ama ince uzun parkımızın bodur karadutları birinci blokun sonunda kendilerini göstermeye başladıklarında, bir de yenilecek kıvama gelmiş dutlar ağaçta gizli bazen açık kendini gösteriyorsa değmeyin keyfimize. Burada buluşmak sanki damla damla birikmek ve yeterince dolunca yola akmak gibi gelir bana.

Fotoğraf: Ayşe Gültekingil

Genelde pazar sabahı buluşuruz burada. Mutlaka birileri olur. Duraksaya duraksaya yürüyen bir ihtiyar olur mesela, bisikletli grubu hem yakın ve ama yeterince uzak bir mesafeden gözleyen. Köpekler olabilir etrafta. Bazen bisikletli çocuklar. Biz damla damla birikir, biriktikçe neşeyle söyleşir birbirimize sataşırız. Bu arada bisiklette bir sıkıntı varsa ya da belki eldiven takılmamışsa, çantadan bir şeyler almak gerekiyorsa filan bunlar halledilir. Genelde yolun birkaç kilometre ötesindeki fırında taze ekmek ve simit alıp kahvaltı için zulalamak üzere bir kez daha durulur. Sonrası Eymir, sonrası iyilik güzellik.