sanat


Ankara’da ve Kaunas’ta Bir Serginin Öyküsü

Zıtların birlikteliğinin bir ürünü olan bu kıymetli mecmua için karınca kararınca bir katkıda bulunmamın rica edildiğinin akşamıydı. Cinnah 19’un döne döne inen dar merdivenlerinden yazı konusu düşünerek ve sağımı solumu kırmadan sağ salim inebilmeyi umarak Mimarlar Derneği 1927’nin lambrili kapısına varmış ve haftada bir düzenli olarak yapılmakta olan, salı akşamı etkinliklerinden bir tanesini daha dinlemek için manzaralı bir sandalyeyi kapmıştım.  

Sunum konusu tanıdıktı. Geçen yıl Şubat ayında, Çankaya Belediyesi Sergi Salonu’nda ayıla bayıla izlediğim “İki Savaş Arası Dönemde Kaunas Mimarlığı” ve “Kayıp ve Risk Altında: Başkent Ankara’nın Modern Mirası, 1927-1939” başlıklı sergilerden sonra gelişen süreçte, aynı sergiyi “Lost and At Risk: The Modern Heritage of the Capital Ankara, 1927-1939” başlığıyla Litvanya’nın sabık başkenti Kaunas’ta açmış olan Mimarlar Derneği 1927’nin; kente temsilci olarak giden dernek yönetim kurulu başkanı ile serginin küratörlerinden, ODTÜ Mimarlık Tarihi Lisansüstü Programı’nda da yer alan Lale Hoca (Özgenel) ile (T.) Elvan Hoca’nın (Altan) sergi ve gezi deneyimleri hakkında bir etkinliğiydi.



Kaynak: MD 1927 Arşivi / Prof. Dr. T. Elvan Altan Arşivi (Soldan sağa)

Bu uzun tümceden sağ salim kurtulan talihsiz okurlarıma şifa dilerken, akıllarında yer etmesi muhtemel bir soruya da yanıt vererek, puan veya puanlar toplamak isterim: Evet, Ankara ile çok ilgisi olan bir sunumdu. Lale Hoca’nın aktarımına göre Ankara’nın en eski ve önemli meslek örgütlerinden biri olan Mimarlar Derneği 1927’nin 90. yılını kutlamak amacıyla, bir uluslararası çalışma yapılması öngörülmüş ve yapılan temaslarda Litvanya Büyükelçiliği olumlu yanıt vermiş. Bu amaçla Ankara’ya getirilmesi yönünde mutabık olunan “İki Savaş Arası Dönemde Kaunas Mimarlığı” sergisinin tamamlayıcısı olarak aynı dönem Ankara kenti ve yok edilen modern mimarlık mirası üzerine odaklanan “Kayıp ve Risk Altında” sergisi hazırlanmış. Kısa bir sürede, yoğun bir çalışma sonucu, T. Elvan Altan, Aydan Balamir, Selda Bancı ve Nuray Bayraktar’ın küratörlüğüyle sergi hazırlanmış ve Kaunas sergisiyle birlikte, 17 Şubat 2017 tarihinde, Litvanya Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 99. yıl dönümünde, kordiplomatik bir törenle açılmış.

Öykünün Ankara ile ilgisini bu noktada belirginleştirmekte yarar olabilir. Birinci Dünya Savaşı sonrası yeni kurulmuş olan iki cumhuriyet, Türkiye ve Litvanya, ulusal birliklerini güçlü bir biçimde ifade edebilmek ve bu bağlamda, reddetmek istedikleri tarihlerinden soyutlanıp kendilerine yeni ulusal kimlikler inşa etmek için çeşitli alanlarda çaba gösterirken, mimarlık ve şehircilik alanlarına da önem atfediyorlar imiş. Ayrıca, iki genç cumhuriyetin de, eski başkentlerini terk etmesi (İstanbul) ya da işgal sonucu terk etmek zorunda kalması (Vilnius) sonrasında, yeni birer başkent inşa etmeleri ve yeni cumhuriyetlerin temsil ilkeleri çerçevesinde modern kentler olarak kurgulamaya çalışmaları üzerinden; Ankara ve Kaunas’ı dönemdaş iki modern kent olarak okumak da, Ankara’nın yok olan ve yok edilen, modern Cumhuriyet başkenti kimliğinin altını kalın bir kalemle çizmek açısından önemli olduğunu düşünüyorum.


Kaynak: MD 1927 Arşivi / Prof. Dr. T. Elvan Altan Arşivi (Soldan sağa)

Sunuma geri dönecek olursam, yukarıda verdiğim bilgileri Lale Özgenel, çok daha öz ve dolambaçsız bir üslupla verdi ve serginin Litvanya’ya götürülmesi sürecinde yaşadıklarından kısaca bahsetti. Litvanya Büyükelçiliği’nin desteğiyle bu yılın Ekim ayında, Kaunas Mimarlar Birliği Sergi Salonu’nda açılan sergi için, küratörlerden T. Elvan Altan ile birlikte Kaunas’a giden Özgenel, serginin hazırlık ve açılış sürecini, Kaunas kenti hakkında kısa bilgiler ile birlikte aktardı. Kendisinden sonra sergi küratörlerinden T. Elvan Altan, Kaunas’ın mimarlığı ve şehirciliği üzerinden iki savaş arası Litvanya modernizmini, iki gün içinde hızla yaptıkları şehir turunda şipşak çektikleri fotoğraflar eşliğinde, dönemin milliyetçi ve bağımsızlıkçı akımlarına referans vererek anlattı. (Bu sırada salondakilerin fotoğraflardan mıdır, harika bir şehri görememiş olmaktan mıdır bilinmez, göz yaşlarını tutamadıkları görüldü!) Başkent olduğu 20 yılda sınırları 7 kat büyüyen, içinde 12000’e yakın bina inşa edilen Kaunas’ın kamu ve sivil mimari mirasındaki incelikli yaklaşımı ve özellikle mimari detaylardaki özeni anlatan Altan, Ankara’dan farklı olarak Litvanyalıların bu mirasın bilincinde oldukları ve bunu kentlerinin önemli bir değeri olarak yaşatmak için çaba sarf ettiklerini belirtti. Bu durumun bir nedeninin de kentin başkent olma özelliğini kaybettikten sonra çok gelişmemiş olması olabileceğini öne sürdü.


Kaynak: Prof. Dr. T. Elvan Altan Arşivi / Cem Dedekargınoğlu (Soldan sağa)

Soru-cevap bölümünde, son zamanlarda Instagram’da ciddi bir popülerlik kazanmış olan Sovyet Dönemi mimari mirasına da aynı ölçüde kıymet verilip verilmediği soruldu. Sunum yapanların cevabı olumsuzdu. Tıpkı diğer Baltık devletleri gibi, Litvanya’da görüştükleri yetkililer de bu dönemi yok farz etmek istediklerini söylemişlerdi. Fırsattan istifade kendimi göstermek için, modern mimarlık ve milliyetçiliğin iki toplumun kimlik inşasındaki etkisi konusunda bir soru sordum. Değerli hocalarım sorumdaki maksadı (Hocam ben de geldim!) çabucak anlayarak, kısa ve açıklayıcı bir yanıt ile beni yerime oturttular.

Sunum bitti. Işıklar yandı. Fotoğraflar çektirildi. İnsanlar küçüklü büyüklü gruplar halinde şöminenin çevresinde sohbete daldı. Tanışlarla vedalaşıp, yine aynı, dar, helezonlu merdivenlerden tırmanarak sıfır kotuna ulaştım. Dışarıda soğuk ve nemli bir hava kaşkolümün altından hafif hafif ısırıyordu. Cinnah Caddesi’nin karşı kaldırımındaki otobüs durağına yürürken telefonumdaki müzik çaları açtım, ne alakaysa Gökhan Dabak çalmaya başladı:

“Bir at, dört nal, sekiz kahkaha, döner de döner dünya…”