Balkon bize hem evdir hem dışarı. Dışarı azaldıkça balkonlar kaldı geriye. (…) Mevsim ne olursa olsun kapalı ya da açık balkonlarda, akşam yediden sonra lambalar yanıyor. Çekirdek çitlemeler, çay kaşığı şıngırtıları. Tüm bunlar eskilerde kalmamış gibi, dışarı çıkmak yasak değilmiş de keyiflerinden balkonlararası bağrışıyorlarmış gibi. Kahkahalar. Yine de uçucu bir erinç geliyor, hele yaz akşamlarında, açık ve çiçekli balkonlarda. Sonsuz kır özlemlerinin önünü almak için. Balkonlarda bu çiçekler, ayakta tutuyor direncimizi. (…) Bir adım öne çıkan cesur balkonların bağrında inatçı, rengârenk kokular şimdi. İç odaların gizinde mahzun, renkli kuşlar. İrili ufaklı. (…) Balkonsuzlara dışarıda hiç yer kalmadı. Ev içlerinden başka yerleri yok artık.”
Kanatsız adlı öyküden (Pelin Buzluk, “Deli Bal-Kanatları Ölü Açıklığında”, İletişim Yayınları, 2016, ss. 89-90)