Nevin Yıldırım 29 Ağustos 2012’de kendisine altı ay boyunca sistematik olarak tecavüz eden adamı öldürdüğü tarihten bu yana tutuklu yargılanıyordu. Neredeyse 7 yıldır devam eden bu süreç, aynı zamanda hukukun vaat ettiği adalet ve eşitlik nosyonlarından çok uzakta oluşunun delili haline geldi. Yalvaç Ağır Ceza Mahkemesinin takındığı tutum, verdiği karardaki ısrarı ve soruşturma sürecindeki edimleri devlet, hukuk eliyle perçinlenen bir sistemin tezahürleri. Dün (23 mayıs 2019), Yargıtay mahkeme kurulundaki kadın hâkimin, haksız tahrik üzerinden şerhine rağmen, Nevin için kararın onanmasına karar verdi. Feminist avukatların öncelikle meşru müdafaa halinin değerlendirilmesi, haksız tahrik unsurlarının tamamının bu davada var olduğu ve uygulanması gerektiği, ayrıca Nevin’e iyi hal indiriminin uygulanmaması için hiçbir gerekçe olmadığı üzerine mahkeme kararına yaptıkları itirazlar reddedildi, müebbet hapis cezası onaylandı.
Fotoğraf: Habibe
Soğuk, güya yansız bu terimler arasında kendimizi bulamayabiliriz. Yaşadıklarımızın başka dilde tercümesi gibi görünen bu terimlerin anlamını tam olarak bilmeyişimizin nedeni ceza uygulamasının kanun maddeleri kadar tarafsız ve eşit olmamasıyla da ilgili… Kısaca failin suç işlemedeki maddi manevi nedenleri ile cezasında indirim uygulanması diyelim. “Namus, ahlak” adıyla hayatımızda bize dayatılan ve erkekler lehine uygulanan çerçeveye Nevin bir türlü sığdırılamıyor. Burada patriarkanın ahlak anlayışıyla bir kez daha karşılaşıyoruz; tüm yaşamı boyunca nesneleştirilmeye mahkûm bir kadının, mahkeme önünde özneliği bir kez daha çiğneniyor. Tecavüz suçu gerektiği gibi araştırma konusu yapılmıyor. Nevin’in mahkemede dudak ucuyla gülümsemesini tutanaklara geçirmekte tereddüt etmiyor hâkim, “salonu kışkırttığını” söylüyor. Köylülerin duyumları üzerinden verdiği kararda bir kez olsun durup sormuyor: Bir kadın buna niye mecbur kalsın? Onun kendi dilinde hayır diyen bir kadın olduğunu bile bile susuyor.
Geçen hafta feminist avukatların ve aktivistlerin katılımıyla gerçekleşen duruşma sonrasında davayı başından beri takip eden feminist aktivist Hasbiye Günaçtı’nın bu sürece ilişkin fikirlerini soruyoruz.
Nevin Yıldırım davası ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Nevin Yıldırım 2012 Ağustos’unda kendisine 6 ay boyunca tecavüz eden ve sürekli kapısına dayanarak tehdit eden Nurettin Gider’den kurtulmak için onu öldürmüş ve başını keserek köy kahvesinin önüne atmıştı. O tarihten bu yana 7 yıldır cezaevinde tutukluluğu devam ediyor. Yalvaç mahkemesi bu süreçte Nevin’i iki kere cezalandırarak müebbet hapis cezası verdi. İstisnasız tüm kadın cinayeti davalarında gördüğümüz ceza indirimlerinin hiç birisi Nevin için uygulanmadı. 14. kez Nevin ile ilgili bir duruşmaya girdim. Bu süreç hem hukukun kadına bakışındaki sorunu ve eşitsizliği gözler önüne serdi hem de erkeklerin kadınları öldürmesi ve kadınların erkekleri öldürmek zorunda kalması arasındaki farkı anlatması bakımından uzun bir süreç oldu. Hukuk bu aradaki farkı görmemenin yanı sıra kadınlar için durumu ağırlaştırıyor. Çünkü erkek egemen bir düzende erkekler; boşanmak, evi terk etmek gibi bir ilişkiyi bitirmek için yapabilecekleri çok şey varken kadınları öldürmeyi seçiyorlar. Kadınlar ise, kurtuluş olmadığını gördüklerinde, erkeklerden kurtulamayacaklarını anladıklarında, canlarına tak ettiğinde öldürmek zorunda kalıyorlar, başka çareleri olmadığı için, kendi canlarını korumak için. Nevin kendi dilinde tecavüze hayır demiş bir kadındır. Özetle kadınlar başka çareleri olmadığında erkekleri öldürüyor ve bu durumlar münferittir. Erkekler ise kadınla iletişimini kesmek için binlerce çareleri varken kadınları öldürüyor ve bu sistemin getirdiği bir durumdur.
Fotoğraf: Habibe
Bu dava hukukun kadına bakışı adına bize neler söylüyor?
Biz feministler ve Nevin’in davasını takip eden kadınlar Nevin’in avukatlığını alamadık. Çünkü tecavüzcü öldürüldüğü zaman var olan CMUK avukatı Nevin’in avukatlığını üstlenmişti ve biz feministleri yanına yaklaştırmadı. 7 senedir yanındayız, iletişimi hiç kesmedik zaman zaman ziyaretine gittik. Çünkü Nevin’i anlıyoruz. Nevin’in bir kadın olarak o köyde ne tip baskılara maruz kaldığını, tecavüzcüden hem toplumsal mekanizmalar hem hukuksal araçlarla kurtulamadığını, ancak öldürerek kurtulduğunu biliyor ve görüyoruz. Fakat yargı öldürse de öldürülse de kadını mağdur ediyor. Öldürülmüş kadınların tüm hareketlerinin, konuşmalarının konu edildiği yargılama süreçleri gördük. Örneğin erkek; karısının kendini aldattığına dair bir şüphesi olduğunu ve telefonla sık konuştuğunu, sık banyo yaptığını, tuzluğu uzatmadığını, .. her şeyi bahane edebiliyor. Böylece haksız tahrik altında kadını öldürdüğünü iddia ederek aslında kadını suçluyor. Nevin Yıldırım ve diğer hayatını savunan kadınlar davasında da erkekler, kadınların keyfi olarak erkekleri öldürdüğünü iddia ediyorlar. “Tecavüze uğradıysa neden söylemedi? Erkek şiddetine maruz kalmışsa hani kanıtı” diyorlar. Oysa kadınların tecavüze maruz kaldığında kolayca söyleyemediği, yargıya başvuramadığı koca bir erkek sistem olduğunu görmezden gelirler. Biz Nevin Yıldırım davasında 7 senede şunu öğrendik: Erkek yargının cinsiyetçi bakışı değişmek zorundadır. Erkek yargının erkek sanıklara tanıdığı iyi hal indirimi ve haksız tahrik indiriminin kadınlara daha davanın başında verilmesi gereklidir. Çünkü kadınlar mecbur kalmasa erkekleri öldürmezler. Nevin bana yazdığı bir mektupta şöyle dedi: “Herkes bana anlat anlat diyor. Ama hiç sormuyorlar, anlatmak kolay değil bilmiyorlar.” Anlatmak kolay değildi, şiddeti anlatmak kadınlar için kolay değil. Ailesine anlatsa öldürülebilirdi. Kadınların suçlandığı bir toplumda erkek suçunu söylememiz engellenir, baskı altındayızdır. Sistem bu tip durumlarda suçun konuşulmasını engeller. Toplumsal baskıyı aşıp söylesek bile hukuk mekanizması işimizi zorlaştırır. 15 ayrı yere beyanda bulunup, tecavüz travmasını tekrar tekrar yaşamak zorunda kalırsın. Tecavüzü saklamak zorunda kalan binlerce kadın var bugün Türkiye’de, sadece tecavüzcüyü öldürünce “neden öldürdün” diyorlar. Biliyoruz ki Türkiye’de erkek egemenliği güçlü ve sert, yargı da bu minvalde işliyor. Yalvaç yargısı Nevin reddettiği halde gönüllü bir ilişki yaşamadığını, köylülerin dedikoduya dayanan beyanları üzerinden kabul etti. Hem kadının beyanı esas alınmadı, tecavüz araştırılmadı, hem de ceza ağırlaştırıldı. Nevin’in bize göre tahliye edilmesi gerekiyor. Diyelim ki haksız tahrik sınırları içinde değildi, en azından iyi hal indirimi alması gerekiyor. İstisnasız her kadın cinayeti davasında uygulanan iyi hal indiriminin Nevin’e uygulanması gerekiyor, biz bunu talep ettik.