tarih

"Eryaman Antika Pazarından Ankara Mekanlarına"

Eryaman Antika Pazarı 27 Eylül 2025 Cumartesi itibariyle açıldı. Etimesgut Belediyesinin de desteklediği pazar bundan böyle ayda 2 kere Cumartesi günleri Eryaman 1. Etap pazar yerinde müdavimleriyle buluşacak. Bir süredir yapılan tanıtımlar karşılığını bulmuş olacak ki Eryaman halkı açılış günü boş bırakmadı pazarı.

Günün birinde bu pazar Ayrancı’nın gece değiş-tokuşuyla mitleşen antika pazarı ile kıyaslanacak hale gelir mi bugünden kestirmek zor. Bir yanda evet burası antika pazarı dedirten objeler ile diğer yanda birkaç hafta sonra 1 milyoncuya dönebilir dedirten stantların dengesi o gün geldiğinde bu sorunun cevabını verecek. Çünkü ilk günün azizliği olsa gerek satıcılar sanki havayı koklamak istercesine numunelik parçalarla açmışlardı stantlarını. En önemlisi Efkar Sahaf’tan başka sahaf yoktu meydanda.

Ne yalan söyleyeyim bu haliyle Ayrancı müdavimlerini memnun etmez diye içimden geçirirken Efkar Sahaf’ın standında eski fotoğrafları karıştırırken bulduğum albüm düşüncelerimi sildi geçti. Neyin, nerede karşınıza çıkacağı biraz şans işi. Ayrancı da olabilir bu Eryaman da…

İşte bu yazının asıl konusu o albüm ve içindekiler. 

Pazar yerinde satıcıların Z kuşağına el pompası ya da çağrı cihazının ne işe yaradığını anlattığı gibi anlatmak gerek belki. 

Telefonun telefon, fotoğraf makinesinin fotoğraf makinesi olduğu, öyle sınırsız sayıda değil makinanıza taktığınız filmin imkanları ölçüsünde fotoğraf çekebildiğiniz ve sonrasında baskı almanız gereken yıllarda fotoğraf baskısı yapan stüdyoların müşterilerine hediye ettiği küçük albümler olurdu. Söz konusu albüm de merkezi Tunalı Hilmi Caddesinde, şubeleri Atakule, Tahran Caddesi ve GOP’ta bulunan Betacolor’a ait. Albümün içinden çıkanlarsa fotoğraf değil Ankara mekanları.

Henüz cep telefonları hayatımızda yokken hemen hemen her ev ve iş yerinde tuşlu ya da çevirmeli sabit telefonların yanında numaraların yazılı olduğu rehberler yer alırdı. İşte bu albümün sahibi de gittiği ya da gitmeyi planladığı yerlerin ilanlarını özenle toplayıp kendisine görsel bir rehber oluşturmuş.

Hem Atakule’nin ilk halinde yer alan Kubbe Restorantın, hem Nefes’in yerinde bulunan Z Pub’ın, hem SSK iş hanındaki barların reklamlarının aynı albüme girdiği dikkate alınırsa dönemin 90’lı yıllar olması muhtemel. Ve yine muhtemel ki karşımızdaki Çankaya’da yaşayan, yemeyi, içmeyi, gezmeyi seven ve biraz da kalburüstü bir Ankaralı.

Peki o yıllarda Ankara’da hangi mekanlar varmış? Ya da şöyle soralım soruyu: Hangi mekanlara gitmiş ya da gitmeyi planlamış bu meçhul Ankaralı?

Albümden çıkan 13 kartvizit, 2 el ilanı, 54 gazete ilanını tek kalemde toplamak zor olacağından şimdilik o dönemin restoranlarına bakarak başlayalım.

İlanların çizdiği rotayı takip edince karşımıza ilk göl manzaralı restoranlar çıkıyor.  Udi Piyanist Ali Sayın’ın her gün sahne aldığı Mogan gölüne tepeden bakan “Marina Restaurant-Bar Et ve Deniz Ürünleri”, piyanosuyla Mustafa Çakan ve Seda Seren’in sahne aldığı Konya Yolu Sahil Caddesindeki “Bitez Yalısı Deniz Ürünleri Restaurant”, Konya Yolu 3. Km’de Nur Aker ve Ersan Ergin’li “Emmioğlu Restaurant”, Gölbaşı çıkışında Giray Akın ve Udi Ferhan Bey eşliğinde doyumsuz sanat müziği geceleri sunan “Gölcük Restaurant”, Konya Yolu 20 km’de Göl Petrol yanında Rüyam Restaurant  ve fasıl dinlemek için Sahil Caddesinde  “İmage Restaurant”, albüme Gölbaşı’ndan giren mekanlardan.

Göl kenarındaki balık restoranı merakı şehir merkezine doğru uzanıyor. Her akşam Udi Teoman ve orgda Barlas’ın canlı müzik yaptığı et çeşitleri, balık ve deniz ürünleriyle hizmet veren Oran Şehir Yolundaki “Haliç Restaurant”, ardından Ahmet Mithat Efendi Sokakta “Deniz Yıldızı Balık Lokantası”, Kennedy ve Turan Güneş’te şubeleri bulunan “Dalyan Tava”, 12.000.000 TL fix menüsünde 7 çeşit ordöv, 2 çeşit ara sıcak, yarım içki, 1 çeşit balık, karışık meyve ve tatlı barındıran Çetin Emeç Bulvarındaki “Palukçi Restaurant”… Balık tercihi için listeye Kızılay’dan Sakarya Caddesindeki “İskele Balıkçılık” ile Bayındır Sokaktaki İskele Deniz Ürünleri Lokantası, Sıhhiye’den Güzel Karadeniz Lokantası girmiş sadece.  Bir de Bahçelievler 6. Caddedeki “Dönence Deniz Ürünleri Et Restaurant Cafe Bar”…

Bunların dışında albüm sahibinin gezindiği yerlerde karşımıza çıkan diğer mekanlar şöyle: “Rüzgarın püfür püfür estiği meyve bahçesinde ve fasıl eşliğinde damak tadı almak isteyenleri Oran Yolu 7. Caddede bekleyen “Park Restaurant”, Büklüm Sokaktaki “Başkent Lokantası ve İşkembecisi”, Çankaya Belediyesi Ahlatlıbel Tesisleri içindeki “Devran Restaurant”, Abdullah Cevdet Sokakta “Beykoz Restaurant”, Horasan Sokaktaki “Bağ Evi Restaurant”

Belli ki ilanlar toplanırken Ramazan ayına denk gelinmiş, iftar sofrası tanıtımları da kendisine albüm sayfalarında yer edinmiş. Dikmen Caddesinde “Hatça Ana Tesisleri”, Öveçlerde “HD İskender”, “Türk mutfağının zengin çeşitleri, tecrübeli kadrosu ve uygun fiyatlarıyla” Cinnah Caddesinde “Anatolia Restaurant”, “Yalnız Gaziosmanpaşa’da. Zengin iftar soframızda her şey sınırsız her şey limitsiz kişi başı 550.000 TL M. Faik Öztürk” ilanıyla Filistin Caddesindeki “Beyler Sofrası”, “Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun special mahalli yemekleri ile Turan Güneş Bulvarındaki “Selahattin Usta’nın Yeri” iftar sofrası için meçhul Ankaralının radarına takılan mekanlardan olmuş.

Biz ona her ne kadar meçhul Ankaralı desek de o belki yolu Ankara’dan geçen bir memur, belki gönlü Ankara’dan geçip şehri çoktan terk etmiş biri. Ama temas ettiği mekanlar Ankara’yı Ankara yapan sosyal hayatın birer tuğlası. Onun albümünden çıkanlarla tuğlaları örmeyi oteller, kıyıda köşede duran mekanlar ve eğlence hayatıyla sonraki yazılarda sürdüreceğiz…