dilek

Bir karahindiba koyuyorum buraya. Fotoğraftaki sarı diğer çiçek’in adıysa altın otu ya da ölmez çiçek. Karahindibalar tohum dökerken onlar çiçek açmaya başlar. Fotoğrafta altın otu çiçekleri henüz tomurcuk halinde. Bir dalda onlarca çiçek açar ve her bir çiçek sanki onlarca çiçekmiş gibi görünür. Ölmez çiçek adı verilmiş, çünkü çiçekleri açtıktan sonra toplanıp kurutulduğunda olduğu gibi yıllarca duruyor. Bin derde deva bir bitki ayrıca. Bence bu Dilek’in bir fotoğrafı.

Bazen insanlar gider bu dünyadan,

bir şey hissetmezsin;

hatta belki haberin de olmaz.

Bazen, kendinden emin karşılarsın:

Ee, doğa kanunu, Allah’ın emri der, bakarsın.

Bazen kalanlara üzülürsün;

acırsın onlara,

merhamet dolar yüreğin.

Bazen bir tatmin duygusu yayılır içine;

oh dedirtir sana, iyi olmuş.

Bazen sevinirsin.

Rahatlar, kurtuldu işte dersin.

Bazen kendine acırsın,

aha tam şurana bir ağırlık oturur,

bir türlü atamazsın.

Bazen pişmanlıklar, yaşanamamışlıklar seni ezer.

Kazımaya çalışırlar seni yapıştığın yerden.

Bazen öyle gürültülü düşer ki aklına o an ölüm;

korkarsın:

Kendin için,

yakınların için,

ya donar kalır ya da öfkeyle isyana kalkarsın.

Bazen kendini bulursun ‘o’ kaybolunca…

Ama bazen de,

öyle insanlar gider ki bu dünyadan

birden umurun dikelir.

bir gözün ağlar, diğeri gülümserken üzüntüyle

ona da, kendine de, yanındakilere de daha sıkı sarılır,

sadece

gani gani seversin…