sağlık

Haftalar içinde bitecek sandığımız pandemi aylara, yıllara uzanıyor, geçici sandığımız değişiklikler gittikçe hayatımızda yerini sağlamlaştırıyor, her şey dönüşüyor, biz dönüşüyoruz. Bu süreç bize daha neler getirecek bilemiyoruz, ama ilk ayların getirdiği çok açık ve netti: Keskin, baş edilmesi zor bir yalnızlık. Aniden kapandığımız evler, bomboş sokaklar, bağıramadığımız alanlar, kendimizle baş başa upuzun günler, geceler. Su damlalarının havada aniden donması gibi kalakaldığımız o günlerde ben de koronadan bağımsız en zor ve uzun günlerimi yaşadım.

Uzun zamandır ilk defa 1 Mayıs’ı evde geçireceğiz, bunun tatsızlığına yenilmemeye çalışıyor, bir yandan yazı yayınlıyor, bir yandan da akşam dinleyeceğimiz şarkıları, içeceğimiz biraları hazırlıyor, kendimizce moral bulmaya çabalıyoruz. Bir anda telefonuma gelen mesaj… ananen düşmüş… ağrı…. film… arkadaşlarıma sorayım… KIRIK!! Üç günlük sokağa çıkma yasağı, 92 yaşında 2. kalçasını kıran ananem  ve ailenin tek 60 yaş altı dışarı çıkabileni olarak ben acilde yalnızız. Yatış, işlemler, yarın ameliyat. Çok ağrısı var, en ufak bir harekette zıplıyor. Bir şey olmayacak anane korkma. Aynı geçen seferki gibi kalkacaksın ayağa. Eve dönüyorum gece on. Yolda telefonum çalıyor. “Abla yarın alamıyoruz ameliyata, kan yok, hiç bir yerde yok…” Kan grubu 0 negatif. Bütün gün tuttuğum gözyaşlarım burnumun ucuna kadar geldi artık. Eve nasıl vardığımı bilmiyorum. Sevgilim “sakin ol” diyor “BULACAĞIZ”. Gece on bir. Kime telefon edilir bu saatte. Ediyoruz çekinerek. Kimse hayır demiyor, kimse. Sabah yedi, uyanıyorum. Koşa koşa almaya gidiyorum dünyanın en güzel gülen insanlarından birisini. Kan bankası açılmadan kapının önündeyiz, bomboş Kızılay Meydanı’na bakıyoruz şaşırarak. Dönüyoruz, şimdi istikamet Batıkent. İkinci gönüllümü alıyorum yolda muhabbet o kadar tatlı ki unutuyorum bile yaşadıklarımı, kan verdiği yetmezmiş gibi bir de kahve getirmiş yanında, senin boğazından geçmemiştir bugün bir şey diye. Arada hastaneye uğruyorum kısacık. Ayşe nerdesin? Anane hallediyorum korkma! Batıkent dönüşü hastane, ameliyathanenin kapısında ananem. Ben koronavirüs aşısı bulunmuş kadar mutlu….

O gün ve takip eden günlerde verilen ünitelerce kan, pandemi demeden hastalık demeden Kızılay’a gelen, hastaneye gelen, bir kısmını hayatımda ilk defa gördüğüm bir sürü güzel insan, kulaktan kulağa, elden ele bilgi yayanlar, Polatlı’dan arabasıyla gönüllü taşıyanlar, kan bankasını sıkıştıranlar, bir gece önce içki içtiği için veya tedavi aldığı için benden özür dileyen tanımadığım insanlar, hangi birini anlatsam bilemiyorum. Bir tane gözde bile olsun doksan yaşında bir kadın için kendimi riske mi atacağım tedirginliğini görmemek … Bu duyguyu tarif etmek o kadar güç ki. Şunu diyebilirim ama: Yorgundum, zordu, ama artık yalnız değildim, hiç değildim.

Ananem uzun bir ameliyat ve sonrası süreci atlattı ve evet yine yürüdü. Altı ay sonra doçentliğimi haber vermek için aradım: “Bugün hayatımın en güzel günü Ayşe!”  Benim hayatımın en güzel günü altı ay önce idi ananem!