kültür

Çizim: Erhan Muratoğlu

Kermes gibi çeşitli etkinliklerle mutfak kültürü üzerinden göç konusunda farkındalık yaratmak isteyen Rawan, daha sürdürülebilir şeyler yapmak istediğinden hazır yemek hizmeti veren bir sosyal girişime karar verdi ve Tina Zita’yı ekip arkadaşlarıyla hayata geçirdi. Rawan’la Tina Zita’nın gelişim sürecini ve hedeflerini konuştuk.

Tina Zita, duyar duymaz anlamını merak ettiren bir isim ve hikâyesi de bir o kadar hoş. Tina Arapça’da incir, zita da zeytin demek ve bu isim kadim kültürlerde insan tarafından ekilen ilk bitkilerin incir ve zeytin olduğu inanışından ilhamla seçilmiş: “Filistin-Şam bölgesinde yetiştirilmeye başlanmış bu iki bitki ilk olarak ve birbirlerinden güç aldıkları da söylenir.”

Çeşit çeşit mutfak

Mutfakla ilgili göç alanında oldukça etkili projeler ve girişimler var. İstanbul’daki Kadın Kadına Mülteci Mutfağı ve Göçmen Dayanışma Mutfağı, Gaziantep Kırkayak Kültür’ün yürüttüğü Mutfak projesi ve yine İstanbul’da bir sosyal girişimcilik olan Maide Mutfak bunlara örnek. Bu çalışmaların ortak noktası, göç ve zorunlu göçe karşı yükselen olumsuz yargıları mutfağın birleştirici, bir araya getirici gücüyle kırmak. Göçmen kadınların ekonomiye katılımını sağlamak, kadın emeğini görünür kılmak, kültürlerarası iletişimi sağlamak gibi hedefler de var. Ankara’da ise Tina Zita göç konusuna mutfak üzerinden dikkat çekmeye çalışan ilk girişim olacak. Rawan, geçirdikleri süreci şu şekilde anlatıyor: “Önce uluslararası ve ulusal ölçekte benzer projeler var mı diye araştırma yaptık. Başlangıç projeleri ilanlarına baktık ve Ankara Kalkınma Ajansı’nın bir ilanını bulduk. Sınıf arkadaşıma bahsettim bu ilandan ve birlikte başvuru yaptık. İki ay boyunca eğitim aldık. Kooperatifleşmeyi düşünüyoruz ve Maide Mutfak’la işbirliği yapacağız. Bazen İstanbul’da, bazen Ankara’daki etkinliklerde bir araya geleceğiz. İki kent arasında bir sosyal girişimcilik köprüsü gibi…”

Farklı kültürler bir arada

Tina Zita’nın hikâyesine geri dönersek, Rawan, kişisel ilgisinden dolayı mutfağa yöneldiğini söylüyor: “Yemek alanına epey ilgim var. Beslenme bölümünde okuyorum zaten. Yemeklerde bazı değişikler yaparak yeni bir şeyler ortaya çıkarabilirim dedim; geleneksel yemekleri büyük sofralarda değil daha küçük, daha sağlıklı ama aynı lezzette sunumlarla ortaya koyabilirim.” Fikir Rawan’ın ama geliştirme ve hayata geçirme esnasında yukarıda da bahsettiği gibi bölümünden bir arkadaşıyla çalışıyor. Rawan fikrin olgunlaşması sürecinde ve sonrasında desteğini hiç esirgemediği için bir başka sosyal girişimcilik olan Joon Crafts’tan Duygu Vatan’ı da ekipten saymak gerektiğinin altını çiziyor.

Tina Zita, göçmenler ve iş bulmakta zorlanan azınlıktaki yabancıları, özellikle de kadınları istihdam etmeyi planlıyor. Web sitesinde ilgili kısımda şöyle deniyor: “Bugün Tina Zita, düzenli geçim kaynağı olmayan göçmen gruplarının ekonomik olarak güçlenmelerini sağlayan bir sosyal girişimdir. Bir mutfak çatısı altında bir araya getirdiği farklı kültürlerin pişirdiği yemekleri ve bu kültürlerin hikayelerini yepyeni insanlarla buluşturarak, hayatları değiştiren yemekler pişirmeyi amaçlıyoruz.”1 Tina Zita’nın kooperatifleşmeye karar vermesinin sebepleri arasında bu konu öne çıkıyor. Rawan, istihdam alanı yaratmak konusunda daha kolay şartları olduğu için kooperatifi tercih ettiklerini söylüyor.

Kadının yeri hangi mutfak?

Yemeğe “yakışıklı” diyen şeften tutun “Bolulu Hasan Usta”ya kadar şeflerin genelde erkek olduğunu görürüz. Bunun kadın istihdamının olmamasıyla ilgili olduğu aşikâr; evde yemek yapan kaç tane erkek var? “Ev içinde yemeği kadınlar yapar ama şefler erkektir çünkü iş ortamı cinsiyet eşitsizliği üzerine kuruludur. Sen bir girişimci kadınsın ve şartlar olgunlaştığında göçmen kadınları da istihdam etmek istiyorsun…” diyorum Rawan’a ve cevabı şöyle oluyor: “Kadınları etkilediğinde çocukları da ev ortamını da etkileyeceğine inanıyorum. Kendimize bir yer açtığımızda çocuk alanı da oluşturacağız ki kadınlar rahat rahat çalışabilsin. Neden erkekler daha çok öne çıkıyor yemek konusunda, çünkü özellikle de göçmen aileleri düşünürsek erkekler dış dünyayla daha çok ilişki içindeler, kadınlar korku gibi çeşitli sebeplerle evin içindeler ama kadınların daha çok potansiyeli var bence. Annelik içgüdüleri var, çok fazla şikayet etmezler, sadece işlerini yaparlar. Farklı göçmen kadınları bir araya getirerek benzer zorluklardan geçtiklerini görmelerine katkıda bulunmak istiyorum. Bu fikir bana daha önce katıldığım Building Bridges for Children projesi sayesinde gelmişti. Orada her ülkeden insan vardı ve küresel bir çalışma yapmıştık.”

Şimdiye kadar Ankara Kalkınma Ajansı’nın yarı final yarışmasında ve TED Üniversitesi Sosyal İnovasyon Merkezi gibi birkaç yerde sunum yapan Tina Zita ekibi, henüz çalışabilecekleri bir yerleri olmadığı için yemekleri evlerinde yapıyorlar: “Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’yle anlaşma yapmak istiyoruz. Biz zaten oranın öğrencisi olduğumuz için aslında mutfağı kullanma hakkımız var. Eğer izin verirlerse yaz boyunca kullanabileceğiz orayı. Bir yerlerden fon alırsak da hemen bir mutfak kiralayacağız.”

“Ortadoğu mutfağı Anadolu mutfağına çok yakın”

Tina Zita ekibi, şimdilik Ortadoğu mutfağından yemekler hazırlıyor ancak zamanla farklı mutfakları deneme ve yemekleri vegan/vejetaryen olarak da sunma hedefleri var: “Ortadoğu mutfağını başlangıç olarak seçmemizin sebebi, yaptığım araştırmalar sonucunda Ankara’da en başarılı ikinci mutfak olması. İtalyan ve Çin mutfakları da var ama Anadolu’ya en yakın olduğundan Ortadoğu mutfağı daha çok tercih ediliyor. Yani bizim için şimdilik riski azaltan bir şey bu.”

Rawan, Ankara’nın yemek kültüründen bahsetmişken bu fikri Ankara’da hayata geçirmek konusundaki tecrübelerini soruyorum: “Ankara’da olmak bu fikri hayata geçirmek için etkiliydi çünkü Ankara Kalkınma Ajansı veya TED Üniversitesi Sosyal İnovasyon Merkezi gibi iletişime geçtiğimiz diğer yerler olmasaydı yapamayabilirdik. ‘Yapamıyoruz’ dediğimiz her anda pek çok konuda desteklendiğimizi hissettik. İstanbul’da pek çok ülkeden insanlar yaşıyor ama onlara ulaşmak o kadar da kolay değil. Ankara’dan çok daha büyük bir şehir, pek çok olanak var ama ne kadar olanak varsa onlara ulaşmak da o kadar zor. İş fırsatları gibi. Herkes ‘İstanbul’da çok iş var, oraya git’ der ama o işlere başvuran da bir o kadar insan var. Büyük bir rekabet ortamı. Ankara’da dediğim gibi pek çok destek gördük. Tecrübe etmeden bilemeyiz tabii ama bence İstanbul’dan daha kolay olur işimiz. Ankara’da farklı ülkelerden insanlar yok diyemeyiz zaten, bütün elçilikler var burada ve her şeyden önce başkent.”

Sosyal girişimle ilgili daha fazla bilgi almak ve sipariş vermek için tinazita.com adresini ve sosyal medya hesaplarını takip edebilirsiniz.

 

1 https://www.tinazita.com/hikayemiz