Fotoğraf: Erhan Muratoğlu
ÖLDÜ, ÖLDÜ DE DİRİLDİ Mİ Kİ?
2. Bölüm
Çıkan kısmın özeti: KamiL1000bela bir neoOS-Mann siber-organizması olmanın verdiği rehavetle, Dobalak2071 isimli hem akıllı, hem fikirli uçan arabasıyla oraya buraya uçmakta, uçarken uyuklamakta, biz izleyenlerin önüne birbirinden enteresan sinemaskop manzaralar sermektedir.
* Blade Runner 2049 filminin senaryosunun üzerine gevşekçe bindirilmiştir.
ÇEKİM SENARYOSU (kaldığı yerden devam)
SİYAHTAN AÇILIR:
BAYGIN BİR GÖZ. Ama sadece bir göz, etrafında olması gereken kafa yok.
Göz bir naylon market poşetinin içinden hayretle bize bakmaktadır.
DIŞ. KAMERA PLONJE OLARAK YAVAŞÇA YÜKSELİR.
GÜNDÜZ. Hava pis, zor bela görünüyor etraf.
Yükselen kamera üstü açık vaziyetteki Dobalak2071’in içinde oturan KamiL1000bela’nın Araç içi Eğlence ve İhbar Sistemi’nin tarayıcısına torba içindeki gözü yerleştirip, dolma gibi parmaklarıyla tuşlara pat küt basışını görür. Biz de kameranın gördüğünü görürüz.
Fotoğraf: Erhan Muratoğlu
Şimdi, “Ne o öyle market poşeti falan, hiç olur mu? Pis!” diyeceksiniz. Demeyin, çünkü bu naylon poşet diye dudak büküp, pis dediğiniz o şahane şey 2040 Küresel Tekto-manyetik Mucizesi sayesinde muhteşem bir geri dönüş yapmış, gömüldüğü yeraltı katmanlarından gürül gürül fışkırmış, cümle alemi ve bilhassa Termo-nükleer Neo Türkiye (TNT)’yi ziyadesiyle ihya etmiştir. Nimet o nimet! Kıymetini bilin, çarpılırsınız!
Neyse… Ne diyorduk? KamiL1000bela bir yapısal görevini daha tamamlamanın verdiği haklı gururla ve mesai bitiminde arra-dashlarla takılacağı ocakbaşının dumanı burnunda, Dobalak’ına doğru kollarını aça aça, kasıla kasıla yürür. Kasılmışken arabaya binmesi zordur, bilirsiniz. Ne olursa olsun, bizim bin bela K kasıntısından hiç taviz vermez, kendi kendine yüksek sesle tekrar eder: “Dik dur eğilmeaaa, bu Dikmen seninleaaa!…” Dikilir bir süre uçan arabasının başında kazık gibi.
“Yapısal görevler, yapısal görevler, neymiş bakalım bu yapısal görevler?” dediğinizi duyar gibiyim. Hemen deyiverelim, bu görev var ya bu görev, en mühim, en şerefli görevdir siber evladımız KamiL’in şimdiye kadarki tekno-memuriyetinde. Hani hatırlarsınız, krizmırizyok2018 şenliklerinin üçüncü şeref yıldönümünde bir grup Konya6lı bilimadamının gerçekleştirdiği havai fişek gösterisinde, sehven, yanlışlıkla ve bunlar da kesmediyse,
Fotoğraf: Erhan Muratoğlu
bilhassa kazara birkaç kez çıkan yangınlarda son kalan bitki örtüsü de tamamen yanmış Konya6ovası dımdızlak kalıvermişti. İşte o kırk gün, kırk gece süren şenlik ateşlerini söndürmek için ovaya salınan 628bin neoOS-Mann siber itfaiye eri gerek 1257 buçuk santigrat derece hararete ulaşan alevlerle uğraşmanın getirdiği bezginlikle, gerek otomatik söndürme sisteminin çalışmayışına ettikleri sitemle kazan kaldırmış ve ne olduysa ondan sonra olmuştur.
Fotoğraf: Erhan Muratoğlu
TNT Yönetim Kurulu Başkanlığı Her Derde Ferman Yazım ve Yayım Genel Müdürlüğü’nden yayınlanan ferman hükmünde bir kanunnameyle, tüm siber kamu çalışanları gayrıkabili rücü bir tarzda, alelacele kamulaştırma kapsamında, emekliye ayrılmaları konusunda ısrarla ve inatla ikna edilmiş, edilemeyenler de UTC 04:55 itibariyle adreslerinden toplatılmıştır. İşbu emeklilik fikrine soğuk bakan siber kamu çalışanları TNT Sibernetik Nizamnamesi’ne muhalefetten ve kendini bilmezlik seviyesinde neoOS-Mann işletim sistemi umumi kodu’na muhalefetten mütevellit EBT (Emeklilikte Boşa Takılanlar) hareketine üye olmasalar dahi, sempati duymaları ve kaçma ihtimalleri nedeniyle TNT hudutları dahilinde kapalı ve az hava alan içerlek mekanlara tıkılmışlardır. Şimdi diyeceksiniz ki “Yahu kimin gücü yeter bu siber cengaverleri içeri tıkmaya?” Hemen diyelim o zaman: “Tabii ki en yeni sürümü çıkan neo-siber cengaverler!”
İÇ. Dobalak’ın içi.
KamiL100bela şöfer koltuğunda otururken Araç içi Eğlence ve İhbar Sistemi’nin sağında, solunda, altında, üstüne duran irili ufaklı bir sürü ekranını kurcalamaktadır. KamiL’in kurcaladığı ekranların bozulmamak için kendilerini kapatmalarını izleyen avanakça bakışlarına kamera odaklanır.
Taa hikayenin başından beri peşinde dolandığımız kahramanımız KamiL100bela bu siber cengaverlerin en önde gidenidir. Seri-imalattan-halka-hattının en son serisi, yazılımı da donanımı da “eh, artık olduğu kadar” düzeyinde, hatasız ve pırıl pırıldır. KamiL’in de içinde bulunduğu seriden çıkan diğer mükemmel ve muteber siber şahsiyetlerden kurulu bir siber-memur ekibinin görevi kendilerinden bir önceki partide üretilmiş ve artık pek de muteber olmayan o siber şahsiyetlerin izini sürmek, bulmak ve oracıkta hemen emekliye sevk etmektir. İşte bizim KamiL’in elindeki naylon torba içindeki göz de az önce sevk işlemlerini gerçekleştirdiği iri kıyım neoOs-Mann’lı kahyasına aitti. Aitti diyoruz, çünkü emekliliğe sevk edilen her siber şahsiyet gibi onun da artık organik hayatla olan bağları dekompoze olmaya başlamıştı bile. Organizmanın bu kısmının dışında kalan kısmen yerli, sehven milli parçalarsa ya Sahara Ekalliyetleri’nden gelip hurda elektronik toplayan işletmelerce parçalarına ayrılıp yeniden imalathanelere satılacak ya da mahalli genç girişimcilerce hobi amaçlı kullanılacaktır.
DIŞ. Geniş açı.
Park halindeki Dobalak’ın arkasında, az ötede yerde yatan bir karaltının üzerinde, etrafında dolanan irili ufaklı İHA’lar malzemeyi inceleyip ticari değerini tespit etmeye uğraşmaktadır.
Fotoğraf: Erhan Muratoğlu
İÇ. Dobalak’ın içi.
Yakın plan, naylon torba içindeki göz
KamiL torbanın içindeki gözü mıncıklayıp, evirip çevirmekte, bir şeyler aramaktadır. Gözü gözüne yaklaştırıp yakından bakar, vazgeçer, gözü tarayıcıya yerleştirir. Tarayıcıyı biraz uğraştıktan sonra kahyanın emeklilik işlemlerinin kaydını merkeze iletmek için tarayacağı kısmı bulur. Göz kürenin arkasında iki mühür, bir soğuk damga, iki de ıslak imzadan oluşan siber memuriyet tasdik belgesini bulur, tarar. Ne enteresandır ki o yarma neoOs-Mann’lı kahyasının tasdik belgeleriyle merkezdeki kayıtlar eşleştirildiğinde gözün sahibi olarak Total Sürmene Mega Çimento Tesisleri Nüfus Müdürlüğü’ne bağlı, sıra, kütük numarası bizde saklı, F.’den olma, T.’den doğma, hatun kişi A.’ye ait olduğu görülür. Enteresan! Bu siber şahsiyet acaba öldü öldü de dirildi mi ki?
İÇ. Dobalak’ın içi.
KamiL elleri direksiyonda, gözlerinin her biri bir ekrana bakmakta, Dobalak’ıyla uçarak merkeze gitmekte, boşa takılanlardan birini daha emekliliğe sevk etmenin getirdiği haklı gururla kendince şarkı söylemektedir. Neyse ki henüz bu film yapılmadı, senaryodan ses gelmediği için kulaklarımızı kurtardık. Maalesef Dobalak bu sese daha fazla dayanmak istemediğinden bütün iç mikrofonlarını kapatmış, dikkatini yola vermiştir. Zaten KamiL’in şöferlikle pek alakası da yoktur, bildiğimiz gibi, Dobalak her işini kendisi yapmaktadır.
KamiL’in merkeze varması, mesai raporunu yalapşap yazıp amirine atması, ocakbaşına seyirtirken naylon torbadaki numune gözü Konya6MegaMilliTeknolojiÜssü’ne giden KonyaVrommEkspresi’ne son saniyede yetiştirmesi, ışık hızının 14,24 katında seyrüsefer eyleyen trenin daha istasyondan bile çıkmadan takla atması falan, filan… İşte bunlar hep senaryonun daha sonraki kısımlarında cereyan edecek hadiselerdir.
Tabii ki DEVAM EDECEK.